Güneş Ülkesi – Tommasa Campanella Kitap Özeti

Güneş Ülkesi

Güneş Ülkesi, Tommasa Canpanella’nın toplumsal düzeni eleştiren bir eserdir. Sosyalizmi savunan bir kitaptır ve çalışmayı istek olarak anlatır.

Özeti

Güneş Ülkesi, hayali ve gerçekleşmesi istenen bir düzendir. Bir gün gerçekleşmesi halka huzur verecek olan bu yönetim sistemine güneş adı verilmiştir. Bencillik bütün kötülükleri doğurur ve insanların birbirine zarar vermesine neden olur. Sürekli olarak kendisini düşünen kişiler, zaman içerisinde başka kimseyi düşünemez hale gelirler. Bu da insanların birbirine karşı hiçbir faydası olmamasını doğurur. Aslında toplum içerisindeki herkes birbirine yardımcı olmalıdır ve aksine zarar vermemelidir. Toplum içerisinde herhangi bir sınıflandırma olmadığı zaman mutluluk gelecektir. Kişi, kendi çıkarlarını düşünmez ise geriye sadece iyilik yapmak kalacaktır.

Güneş Ülkesi içerisindeki bütün davranışlar sosyalizmi işaret eder. Halk ve devleti düşünen bir yönetim şeklidir. Burada yaşayan herkesin önceliği birbiridir ve yardımcı olmak asıl amaçlarıdır. Ülkenin sınırları içerisinde faydası olmayan tek bir insan bile yoktur. İnsanların kişisel olarak gayrimenkul varlıkları yoktur. Bütün tarla ve evler herkesindir, kimsenin bencillik etmesini gerektirecek malı yoktur. Yazar burada herkesin her şeyi birlikte kullanabileceği güzel bir ülkenin varlığına inandığını ifade eder. Bu ülke içerisinde kimse çalışmakla yükümlü değildir ve herkes kendi isteği ile çalışır. Bu yüzden insanlar yaptıkları işi mutluluk ile yaparlar. Tembellik yapmak kişinin utanması gereken bir duygudur çünkü tembelliği gerektirecek bir zorlama yoktur. Ülke içerisinde yiyecekler haricinde kadınlar da erkeklerin ortak kullanımındadır. Bunu yaparken ülke, herkesin birbiri ile kan bağı olmasını amaçlar. Kan bağı olursa sevgi artacak ve herkes birbirine karşı daha çok sevgi duyacaktır. Yazar çocuk sayısının çoğalmasını ister. Soyun devam etmesi için bunun önemini vurgular.

Güneş Ülkesi bir rahibin yönetimi altındadır. Bu kişi hem dini hem de siyasi işleri aynı anda yürütür. Tek söz onundur ve onun dediği her şey kuraldır. Bütün ülke ona karşı saygı duymak zorundadır. Güç, sevgi ve akıl ülke yönetimindeki esas kurallardır. Bu prensipler doğrultusunda ülkenin kolay bir şekilde yönetilmesi sağlanır. Ülkedeki insanlar yabancı dil konusunda oldukça iyidir ve diğer kültürleri de öğrenme konusunda çaba gösterirler. Bu ülkede aileden önce toplum gelir. Topluma daha çok değer verilmeli ve onlara sevgi gösterilmelidir. Bencillik herkesin birbirine karşı koşulsuz sevgi duyması ile sona erer. Burada herkes birbirine karşı kardeş diye hitap eder. Oğul ve baba da diğer hitap şekilleridir. Bu hitaplar yaşa göre değişiklik gösterir. Burada insanlar belirli bir yemek düzeni içerisinde yemek yerler ve yaşam süreleri daha uzundur. Kitabı kaleme alan kişi bu ülkenin bir gün gerçekten olacağına karşı inanç duyar.

Yazar Hakkında Bilgi

Tommasa Campanella sosyalizmi sonuna kadar destekler ve fikirlerini her koşul altında korumuştur. Daima araştırmış ve fikirleri hakkında bilgi sahibi olmuştur. Güneş Ülkesi onun hayallerini anlatmış olduğu kitabıdır.

Gündelik Bilmeceler – Partha Ghose Kitap Özeti

Gündelik Bilmeceler

Gündelik Bilmeceler kitabı 1996 yılında yayınlanmış olan bir kitaptır. Partha Ghose çeşitli bilmeceleri bu kitap içerisinde toplamış ve çocukları eğlendirmeyi amaçlamıştır. Çocuklar bu bilmeceleri birbirlerine sorarak eğlenir ve vakit geçirirler.

Özeti

Gündelik Bilmeceler kitabı özellikle Hindistan’da okuyucuya sunulan dergilerden yola çıkılarak basılmıştır. Dergilerin içerisinde bulunan köşe yazılarından esinlenilmiş ve onlara yer verilmiştir. Bilmeceler içerisinde mantık kuralları aranmaz ve komiklik amaçlanır. Fizik kuralları burada geçerli değildir ve geniş olarak düşünülmelidir.

Fincandaki Kaşık

İki ayrı fincan bulunur ve fincanların kalınlığı aynı değildir. İki fincanda ağzına kadar su ile doldurulur ve kırılma zamanları tahmin edilir. Hangi fincanın daha önce kırılacağı sorulur. Cevabında ise bir fincanın içerisine metal kaşık konması söylenir. Bu kaşık metal olduğu için ısıyı çabucak iletir ve fincanın içi daha çabuk ısınır. Dışı daha sonra ısınır ve bu sebepten dolayı kalın olan ilk hasar görecektir.

Sabun ve Kir

Sabun nasıl insanın bütün her şeyini temizleyebildiği sorulur. Kıyafetleri nasıl bu kadar güzel temizleyebildiği sorudur.  Sabun oldukça özel bir molekül yapısına sahiptir. Bu yapısından dolayı da temizlik konusunda oldukça iyidir. Moleküller, yağ molekülleri ile birleşirler ve onların dağılmasına izin vermezler. Kir aslında yağ moleküllerini içerisinde bulundurur. Bu nedenle sabunun molekülleri, kir molekülleri ile de etkileşime girecektir. Kıyafetler de sabun ile temas ettiği an bu nedenle temizlenmiş olur.

Yangın Var

Gündelik Bilmecelerden bir diğeri de yangın var bilmecesi olmuştur. Bilmece içerisinde su konusunu barındırır. İtfaiyelerde neden su ile söndürme işlemi yapıldığı sorulur. Suyun nasıl bir yangın söndürücü etkisine sahip olduğu merak edilir. Bunun sebebi ise su sıcaklığı çeken bir maddedir. Suyun molekülleri sıcaklığın moleküllerini yok eder.

Horultu

Gündelik Bilmecelerden bir tanesi de insanların horlaması ile ilgilidir. İnsanların neden horladığı bu bilmece içerisinde sorulan bir sorudur. Diğer kişi ise bu soruya yanıt vermelidir. İnsanın ağzının içerisinde boğazına doğru inen bir et vardır. Bu et parçası sarkıktır ve oldukça yumuşaktır. İnsan her nefes aldığında bu et hareket eder. İleri ve geri hareket eden bu et ile ses çıkar. Sırtının üzerinde uyuyan kişi derin bir şekilde nefes verir. Nefes verdiğinde ise etinden ses gelir. Bu da horlama anında çıkartılan ses olarak tanımlanır.

Başarılı Uçuş

Gündelik Bilmecelerde oldukça ağır bir halde olan uçakların nasıl uçtuğu sorulur. Kişi ise uçağın nasıl havalandığını düşünür. Fizik kuralı içeren bir bilmecedir ve oldukça iyi düşünülmelidir. Bernoulli ilkesi ele alındığından bu işlemin nasıl olduğu anlaşılır. Uçak şekil olarak uçabilmeye uygun olarak üretilmiştir. Havaların birbiri ile dönüşü ile uçak hız kazanır. Basınçtan dolayı uçağın uçma işlemi kolaylaşır.

Düşen Kediler

Kediler çok yüksek bir yerden düştüklerinde bile bir şey olmaz. Bunun nedeni kişiye sorulur. Kedilerin yüzey hacimleri ele alınır ve düşme anında hacimlerini çoğalttıklarını söylerler. Yere düştüklerinde ise basınç tek bir alanda olmaz. Bu dağılım ise onların hayatta kalmalarını sağlar.

Gün Olur Asra Bedel – Cengiz Aytmatov Kitap Özeti

Gün Olur Asra Bedel

Gün Olur Asra Bedel romanı yazarın 80’li yıllarda yayınlamış olduğu son eserdir. Bu eserden sonra 2007 yılına kadar yazarlık yapmamıştır. 1980 yılında yayınlanmış olan bu eser geleneklerin korunma çabasını ele almıştır. Gün Olur Asra Bedel kitabı içerisinde kişilerin hayat hikayeleri ile uğraşlarına yer verilmiştir.

Özeti


Gün Olur Asra Bedel kitabındaki ana karakter Yedigey, en yakın arkadaşı olan ve can dostu olarak tanımlayabildiği arkadaşı olan Kazganfap’ın naaşını alır. Ana Beyit’e bir cenaze konvoyu dahilinde can dostuna son bir vefa borcunu ödemek adına bir cenaze töreni ile götürür. Ancak Bu cenaze konvoyunun götürdüğü naaşın götürüldüğü yer olan Ana Beyit’te, Sovyetler birliğinin yönetimi orada bir uzay üssü kurulur. Aynı zamanda destanlara konu olan bir kahraman olan Neyman Ana’nın da mezarlığı da bu Ana Beyit’te bulunur. Neyman Ana bir Kırgız anadır. Mankurt oğlunu kurtarmaya çalışır iken destanlara konu olmuştur. Bu sırada umut duygusu ile korku duygusunu aynı anda yaşar. Bu romanda da bu destan ile bazı destanlar birleşmiş şekilde okuyucuya sunulmuştur. Sarı Öbek adı verilen bozkırlarda yaşamını sürdüren Juan Janlar, Naymanların üzerinde yaşamlarını sürdürdükleri kendi memleket topraklarını işgal ederler.  Bunun yanı sıra Juan Juanlar, buralara gelip işgal ettikleri sıralarda buradaki genç insanların başlarına yaş bir şekilde olan deve derilerini geçirirler. Bu deriler güneş ışığına maruz kaldıkça daralır ve iyiden iyiye küçülmeye başlar. Küçülen deri ise gençlerin başlarını sıkıştırdıkça tarifsiz bir acıya maruz kalırlar. Bu işkenceye maruz kalan tutsak gençlerin akıbetleri ya ölüm ile sonuçlanır ya da bilinçlerini kaybettikleri için de Mankurtlaştırılmış olurlar. Bahsi geçen Juan Juanlar insanları tutsak edip onların belleklerini silmek konusunda oldukça başarı göstermiş bir kavimdir. Mankutlaştırılmış olan bütün tutsaklar artık kendilerinin efendileri dışında kimselerin lafını dinlemez, her dediklerini yapar ve başkasını da tanımaz bir durumdadırlar. Bunun yanı sıra tanıdığı bütün insanları unutan bu Mankurtlaşan tutsaklar, aynı zamanda dillerini de kaybederler ve itaat etmenin dışına asla çıkmaz bir hal alırlar. Hayatlarını artık buna adamışlardır.

Gün Olur Asra Bedel romanındaki karakter Yedigey can dostu olan Kazgangap’ı mezarına gömmek istediği yer ve aynı zamanda Neyman Ana’nın da mezarı olan ve uzay üssüne çevrilmiş olan yere, Kazgangap’ın oğlu olan Sabitcan’ı da getirmesi oldukça zor bir hal alır. Sabitcan adındaki Kazganap’ın oğlu bir an önce şehre, evine dönmek ister. Mezarına gömülmek üzere götürülen naaş,  cenaze konvoyu ile Ana Beyit adlı yere götürülür iken uzay üssünün girişinde bulunan nöbetçiler bu konvoyu durdurmuşlardır. Bu durdurma konusu buranın askeri bir alan olmasından dolayı olmuştur. Bu sırada çıkan tartışma üzerine oraya o günkü nöbetçi subay gelir ve konuyu çözmek için oraya intikal eder. O günkü nöbetçi subay da bir Kırgızdır. Subayın Kırgız olduğunu öğrenen Yedigey, konuyu çözebileceğine inanır ve nöbetçi subay ile konuşmaya atılır. Bu sırada Kırgız subay, Yedigey’e Rusça konuşmasını söyler. Bu duruma oldukça şaşkın olan Yedigey, neden bu durumda olduğunu subaya sorar ve nöbetçi subay olan Kırgız delikanlı görevde iken Rusça konuşmak zorunda olduğunu anlatır. Bunun üzerine de cenaze konvoyu çaresiz bir biçimde kutsal olan topraklardan uzaklaşmak zorunda kalırlar. Yedigey bu olayın üzerine can dostunun naaşını başka bir yere gömmek zorunda kalır. Fakat Kırgızlara ait olan gelenek ve görenekleri tam olarak yerine getiremeden ve tam olarak idrak edemeyen Yedigey her ne kadar çok rahatsız olsa da cenazeyi başka bir yere tuhaf bir biçimde gömer.

 Yazar Hakkında Bilgi

Cengiz Aytmatov 12 Aralık 1928 tarihinde dünyaya gelmiş bir edebiyatçıdır. Yazar Kırgızistan’ın Talas şehrinde doğmuştur. Siyaset ve gazetecilikle de uğraşmış aynı zamanda veteriner olarak da görev yapmıştır. Postmodern tarzda romanlar ele almış ve Altın Yürek Edebiyat Ödülü’ne 2007 yılında layık görülmüştür. Gün Olur Asra Bedel romanı gibi birçok eseri vardır. 2008 yılında Almanya’da yaşamını yitirmiştir.

Gülnihal – Namık Kemal Kitap Özeti

Gülnihal

Gülnihal 1875 yılında ele alınmış olan bir eserdir. Namık Kemal tarafından yazılmış olan bu eser tiyatro kategorisinde yer alır. Orijinalinde 144 sayfa bulunur ve oldukça sade bir anlatımı vardır.

Özeti

Gülnihal kitabı içerisinde ana karakterlerden birisi Muhtar Bey’dir. Muhtar Bey’in hayatı tehlike içerisindedir. İsmet ve Muhtar’ın akrabalıkları olan herkes de bu tehlikenin içerisindedir. Düşmanları bu kişileri oldukça fazla tehdit ederler. Gülnihal köle konumundadır ve bu konuma sonradan gelmiştir. Önceleri oldukça saygın bir beyin kızıdır. İsmet Hanım gibi o da zamanda birisine karşı büyük bir sevgi beslemiştir. Ancak düşmanları Gülnihal’i sevmeyen kişiler onun sevdiğini hiç düşünmeden öldürürler. Onu sevmeyen kişiler aslında kan bağının bulunduğu kişilerdir ve onu köle olarak satarken düşünmezler. Gülnihal bu süreç içerisinde oldukça eziyet çeker ve son olarak buraya satılır. Kendisini satan kişiden intikamını almak için onu öldürür. Köle olarak satıldığı bu yerde ilk amacı İsmet’in dayısını öldürmektir, ancak zamanla onları sevmeye başlar. İsmet’in annesi oldukça kalbi temiz birisidir ve davranışları tamamen iyi yöndedir. Gülnihal annesini kaybeder ve kadın kendisine karşı daha iyi davranmaya başlar. Gülnihal bu iyilik karşısında ezilir. Yaşadığı her şeyi Muhtar Bey’e anlatmaya karar verir ve kimse ona inanmayı tercih etmez. Çünkü onlar kendi akrabalarına kefildirler ve böyle bir şey yapmayacaklarını düşünürler. Gülnihal ise bu durumun aksi düşüncesine sahiptir. Kaplan Paşa tamamen para için Muhtar Bey’in yanındadır ve para olmazsa ona karşı sevgisi olmayacaktır. Muhtar Bey ise çok cesur birisidir ve herkes onu oldukça seviyordur. Muhtar Bey’e tehditlere karşı dikkatli olmasını söylerler ancak o bunları kulak arkası eder. Kan akıtmayı istemez ve karısının da Gülnihal ile aynı fikirde olduğunu görür. İsmet Hanım oraları tamamen bırakmak ve güvende olmak ister ancak bu isteği reddedilir. Bu sırada Muhtarı kaçırırlar ve diğerlerinin de gelmesi için bir yazı bırakırlar. Muhtar’ın ve eşinin de ölmesini istemez, ancak tamamen onlara eziyet edecektir. İsmet Hanım ile zorla dünya evine girmek ister ancak bu teklifine her zaman olumsuz dönüş alır. Gülnihal de onun yanına konulur ve birlikte Muhtar’ın yanına giderler. Muhtar bekledikleri gibi onlara iyi davranmaz ve oldukça şaşırırlar. Gülnihal içeriden birisini evlenme vaadi ile kandırır ve Muhtar’ın kurtulmasını sağlar. İsmet Hanım’ı zorlayan Paşa bir gün Gülnihal’in araya girmesi ile ne yapacağını bilemez ve onu oracıkta öldürür.

Yazar Hakkında Bilgi

Namık Kemal 1840 yılında dünyaya gelmiş olan bir yazardır. Tekirdağ’da doğan yazar Tanzimat Dönemi’nde yazmış olduğu şiirler ile ön plana çıkmıştır. Yazılarında ağırlıklı olarak vatan konularına yer vermiştir. 48 yaşına kadar yaşamış olan yazar, son nefesine kadar vatanı savunan düşüncelerini paylaşmıştır.

Güdülenmenin Mucizesi – George Shinn Kitap Özeti

Güdülenmenin Mucizesi

Güdülenmenin Mucizesi George Shinn tarafından yazılmış bir kişisel gelişim kitabıdır. 1996 yılında yazılmış olan bu kitap çoğu insana yol gösterici bir etkidedir.

Özeti

İnsan istediği şeyleri yapma yolunda güdülenme mucizesine şahit olmalıdır. Kendisine karşı bir amaç belirlemeli ve bu amacı elde etmek için harekete geçmelidir. İnsan tamamen kendisi gibi davranmak ile gururlanmalıdır. Kitapta ele alınan güdülenme iki ayrı yol ile anlatılmıştır. Dıştan ve içten olarak ayrılan bu davranış, kişinin dış etkenlerden etkilenmesini de ele alır. İnsan kendi kendisini motive edebilir ya da dışarıdaki etkenlerin etkisinde kalarak da motive olabilir.

İnsan istediği şeylerde güdülenme mucizesini yaşamak için iki ayrı basamağa ihtiyaç duyar. Önce düşünce olarak buna hazır olmalıdır, ardından kendisini bedenen buna hazırlamalıdır. Çevresindeki koşulları ve şartları isteklerine hazır hale getirmelidir. İnsanlar yapabileceğini aklından geçirdiği her şeyi yapabilme yeteneğine sahiptir. İnsanın tamamen düşünce biçimine bağlıdır. Kendisini mutlu etme gücü insanda bulunur, bu gücün yanı sıra mutsuz olma gücünü de insan elinde tutar. İnsan çevresine daima pozitif bir bakış açısını elinde tutarak görmelidir, bu sayede pozitifi kendisine çekecektir. Kendisine inanan insan başarma konusunda herhangi bir sınır tanımaz.

Kişi, söz konusu sadece kendisi olduğunda değil her koşulda olumlu olmalıdır. Elinden geleni zorlamalı ve hedeflerini asla aklından çıkarmamalıdır. Özgüven kişinin kendine karşı inancı ile doğru orantılı olan bir duygudur. İnsanlar aslında farkında dahi olmadığı birçok gücü üzerinde barındırır. Bu nedenle kendisine inandığı zaman her şeyin ortaya çıkması daha kolay alacaktır. Gergin hisleri kişi üzerinden atmalı ve kendisini sakinleştirmelidir. Bunun için kişi yoga ile ilgilenebilir, bu sayede kendisini daha huzurlu bir ortamda hissedecektir. Başarısızlık her şeyin bittiğini ifade etmez, kusurlar insanların yaradılışında vardır. İnsan kendisine yeni şeyler öğretebilmeli ve her şeyden bir şeyler katabilmelidir. Bu nedenle başarısızlıklarının üstesinden gelen insanlar daima örnek alınmalıdır. Hayat bir uğraştır ve sürekli olarak çabalanması gereklidir. Eğer çaba gösterilmez ise insan olduğu yerde sayacak ve daha ileriye ulaşamayacaktır. Denemeyen insan öğrenemez ve yanlışlarla doğrusunu bulamaz. Yanlışların yapılmasına izin verilerek insan doğruyu görmeyi denemelidir. Başarılar hem maddi hem de manevidir ancak kişi ikisini de içinde geliştirir. Kendisine inanan kişi maddiyata kolaylıkla ulaşabilir. Bu nedenle çaba göstermek ve kazanmak için uğraşmak gereklidir. Dünya sürekli olarak farklılık gösterir, farklılıkları takip etmek ve zaman içerisinde ne yapılabileceğini çözümlemek gereklidir.

Yazar Hakkında Bilgi

George Shinn 1941 yılında doğmuştur ve ilk mesleği hizmetçilik olmuştur. Ardından bir fabrikanın işçi sınıfında çalışmış ve eğitim gördüğü okuldan mezun olmuştur. Zaman içerisinde kendisine okullar almış ve bunların satışını gerçekleştirerek basketbol takımını oluşturmuştur. Güdülenmenin Mucizesi eserinde olduğu gibi kişilere karşı motivasyon veren yazılar yazar.

Güçlü Hafıza – Ahmet Yıldız Kitap Özeti

Güçlü Hafıza

Güçlü Hafıza, Ahmet Yıldız tarafından yazılmış ve beynin kullanımı ile ilgili bilgi veren bir kitaptır. Kişisel gelişim kategorisinde yer alır. Zekayı her yönü ile ele alır ve gelişimini anlatır.

Özeti

Güçlü Hafıza kitabının içerisinde akıllı sanılan kişiler ile diğer insanların arasındaki farklar ele alınır. Aslında bir fark olmadığı ve bunun tamamen beynin kullanım şekli ile alakalı olduğu ifade edilir. Akıllı insanlar yalnızca beyinlerini nasıl kullanmaları gerektiğini bilen kişiler olarak nitelendirilebilir. Bu kişiler bunu istemeden de olsa doğru bir şekilde yapabilirler. Kimi insanlar bunu zaman içerisinde öğrenir ve zekalarını geliştirirler. Bütün insanların beyin yapısı aynıdır ancak kullanma biçimi çok önemlidir. Hafızanın gücünü bilmek ve onu doğru bir şekilde yönlendirmek oldukça önemlidir. Aslında hiç kimse unutkan bir beyne sahip değildir, yalnızca beynin o kısmını fazla çalıştırmıyordur.

Kitap içerisinde kişilerin suratlarını ve adlarını hatırlamanın doğru yolları anlatılır. Okunulan yazılar nasıl akılda kalır? Kişi kendisine ait doğru hafıza yapısını öğrenmeli ve öyle bir eğitim gerçekleştirmelidir. Bu kitapta beynin iki kısmını da aynı şekilde kullanmak ile ilgili yöntemler yer alır. Kişi beyninin iki tarafını da aktif olarak kullanır ise zekasında gelişim gözlenecektir. Unutkanlık konusunda problem yaşayanlar ve hafızasını kontrollü kullanmak isteyen kişiler bu kitabı edinebilirler. Kitap içerisinde çeşitli beslenme düzenleri ve farklı egzersizler yer alır. Kitabın başlangıcında hafıza yöntemleri ifade edilmiş, ardından egzersizler ile yönlendirmeler yapılmıştır.

Günlük yaşamda unutkan olmamak çok etkilidir. Güçlü hafıza ile insanlar hayatta istedikleri birçok şeyi elde edebilirler. Yaşamlarında oldukça fazla zaman kazanırlar ve gereksiz yere düşünmekle vakit kaybetmezler. Kişi beynini boş bırakmamalı ve çalışmasını sağlamalıdır. Kendisini herhangi bir konuda baskı altında olarak düşünmemeli ve hatırlaması gerektiğini düşünmemelidir. Kendisini serbest bırakan kişi daha kolay bir şekilde hatırlayacaktır. Güçlü hafıza için beyin doğru kullanılmalıdır, kimse kimseden daha zeki olarak doğmamıştır. Zeka denilen şey beyni kullanmayı daha iyi bilen insanlarda daha çok çalışır. Doğuştan sahip olunabilen bu yetenek sonradan da kolaylıkla kazanılabilir.

Öğrenmek ile ezberlemek aynı şeyler değildir. Fakat beyin öğrendiklerini asla unutmaz, yalnızca arka planlara atar. Beynin içerisindeki bilgileri doğru yerde ve doğru zamanda bulmak önemlidir. Kişi kendi beynini kontrol edebilecek bir güce sahiptir.

Yazar Hakkında Bilgi

Ahmet Yıldız 1966 yılında Diyarbakır’da doğmuş olan bir yazardır. Yazar lisans eğitimini İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde gerçekleştirmiştir. Yüksek lisansını da Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yapmış olan yazar bir müddet üniversitede öğretmenlik yapmıştır. Bir gazeteye kendi alanı ile ilgili yazı yazmıştır. Bu yazısı ile birinci olmuş ve kitap yazmaya başlamıştır. Güçlü Hafıza 2017 yılında yayımlanmış olan bir eserdir. Yazarın bu eser haricinde başka kişisel gelişim kitapları da bulunur.

Gulyabani – Hüseyin Rahmi Gürpınar Kitap Özeti

Gulyabani

Gulyabani, 1913 yılında okuyucunun beğenisine sunulmuş olan bir eserdir. Bu eserin içerisinde insanların batıl inançlara ne kadar fazla kapıldığı ve dolandırılmaya müsait olduğu anlatılır. Hüseyin Rahmi Gürpınar bu kitap içerisinde toplamda üç ayrı hikayeye de yer vermiştir.

Özeti

Munise oldukça hareketli ve enerjik olan bir kızdır. Ebeveynlerini henüz küçük yaşta iken kaybeder. Komşularının yardımları ile yaşamaya devam eder. Onlarının desteği ile kendisine çeyiz dizer ve dünya evine girer. Ancak kocası ile arasında çok anlaşmazlıklar olur ve evden kaçmaya çalışır. Annesinin yakın bir arkadaşı olan Ayşe Hanım onu alır ve çalışması için bir yere koymayı teklif eder. Bu yerin namusu ile çalışması için uygun olduğunu ve iyi bir yer olduğunu söyler. Ancak tek şart vardır. Çalıştığı yerin içerisinde olan olayları kimseye anlatmayacaktır. Munise başta neden olduğunu anlamasa bile bu şartı kabul eder. Dağ başındaki bir köşke giderler ve onları iki çalışan karşılar. Çalışanların isimleri Ruşen ve Çeşmifelek Kalfa’dır. Ayşe Hanım onu getirdikten sonra bırakır ve kendi evine geri döner.

Munise içeride yaşananlar karşısında şaşkınlıklarını gizleyemez. Önceleri peri ve gulyabaninin var olduğuna inanmamıştır ancak zaman içerisinde bunlara karşı inancı oluşur. Ayşe Hanım onu buraya getirirken büyük bir para almıştır ve o bunu çok geç öğrenir. Oradan ayrılmak için çaba gösterir fakat ona gidemeyeceğini söylerler. İnanca göre buraya gelen kişi bir daha geri dönemez. Özellikle geceleri evin etrafında garip varlıklar dolaşmaya başlar. Gulyabani de bu varlıklardan birisidir ve onu korkuturlar. Hatta saldırmaya bile teşebbüs ederler ancak Munise kendisine söylenen her şeyi birebir uygular. Kaderinin bu olduğunu savunur ve boyun eğer. Bir gün oldukça güzel yüzlü bir peri odasına gelir. Hasan oldukça güzel bir yüze sahiptir ve ona bakar. Ona aslında sandığı şey olmadığını ve onu buradan çıkartmak istediğini söyler. Bunun nedeni ise ona aşık olmasıdır. Aşkı için her şeyi yapmayı göze almıştır.

Hasan oradaki tüm açıkları kıza anlatır. Kızı oradan kaçırır ve herkesin aslında bir insan olduğunu itiraf eder. Para karşılığı orada çalışan herkesin açıklarını anlatırlar. Köylüler de her şeyin uydurma olduğunu öğrenirler ve uydurma şeylere inanmazlar. Kız Hasan ile dünya evine girer ve bütün mal onlara kalır.

Yazar Hakkında Bilgi

Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Yazmış olduğu eserlerinde realistliği ele almış ve hayali varlıkları daima eleştirmiştir. Doğal olmayı savunur ve sade bir anlatım sunar. Ona göre anlatımda estetik önemli değildir ve roman konusunda oldukça başarılı olmuştur. Bütün eserleri içerisinde en fazla romanları ilgi görmüştür. 80 yaşında yaşamını yitirmiş ve uzun yıllar boyunca yazarlık yapmaya devam etmiştir.

Akilah Azra Kohen: Gör Beni- İki Devrin Hikayesi Kitap Özeti

Akilah Azra Kohen Kimdir?

Yazar 1979 senesinde İzmir’de dünyaya geldi. Üniversiteyi İstanbul’da okuduktan sonra Kanada’ya geçti. Burada Uygulamalı Psikoloji bölümünde yüksek lisans yaptı. Yazar iyi derecede İngilizce ve İtalyanca konuşabiliyor. Dünya evine giren Akilah Azra Kohen bir evlada sahiptir. Yazar “biz” bilincine sahiptir. Kainattaki bütün canlıların birbirleriyle alakalı olduğunu yapıtlarında dile getirmiştir.

Eserleri Nelerdir?

  • Çİ
  • AEDEN
  • GÖR BENİ- İKİ DEVRİN HİKAYESİ

Eserleri Hakkında Ufak Bilgiler

Bu kitap, deneyimle savaşıp ona bürünmeyi anlatıyor. Özüne bakıldığında seksi, aşkı ve aldatmayı ya da aldatılmayı anlatsa da aslında bir fark etme çabası yaratmaya çalışıyor. Kitapta güzel ve iyi olan her şeyin nasıl bu kadar görünmez hale geldiğinden yakınılıyor. Yazara göre bu hayatta en acımasız ve zalim şey, birisine duyulan sonsuz aşktır.

Çİ

İçinde var olduğumuz bu hayatı eğer yaşamayı beceremiyor ve onu anlamıyorsak, bir şekilde kendisini unutmamamız gerektiğini ve onu becerip yaşamamız gerektiğini her fırsatta önümüze seriyor. İşte bu kitapta da hayatı elden bırakmamamız ve zaten var olduğumuz sürece yaşamaya mecbur olduğumuz anlatılıyor. Çünkü hayat siz ne kadar yola çıkmak için çabalarsanız, o yola sizi o kadar götürür. Yani çabalamadan hiçbir şey kazanılmaz.

Yazar için Fİ ve Çİ kitapları aslında bir ön hazırlıktı. Çünkü asıl anlatmak istediklerini Pİ kitabına saklamıştı. Bu yaşına kadar bütün yaşadıklarını ve hayattan öğrendiklerini gözlerinin önüne getirdi ve kalemini eline aldı. Ona göre hayat sizce de sorgulanmaya değmez miydi?

AEDEN

Ve hayat artık kabul görülür olmuştu. İnsanların hayalle gerçeği ayırt etmesi gerekiyordu. İnsan neydi? İnsan doğan bir varlık değil, sonradan oluşan bir şeydi. İnsanlık anne karnında oluşmuyordu, o kazanılan bir şeydi.

GÖR BENİ-İKİ DEVRİN HİKAYESİ

Kitabın Özeti

Bu kitabı okumadan önce savaş dönemindeki insanların hayatlarının nasıl olduğunu ve aslında hiç savaşla karşılaşmayan insanların hayatlarının nasıl olduğunu bir hayal edin. İşte bu kitapta, Cumhuriyet zamanında savaşan kadınlarımızın ne denli güçlü oldukları anlatılıyor. Savaş esnasında vatanlarını nasıl koruduklarından, birbirlerine nasıl kenetlenip sahip çıktıklarından bahsediliyor. Bu kitap kadının o akıl almaz gücünü ele alıyor.

İnsanlara en iyi eğitimin, en iyi bilginin okullarda alınıp alınmadığını düşündürüyor. Bu kitapta savaşçı bir kızdan ve en iyi mekteplerde tahsil görmüş sadrazam oğlu Selim’den söz ediliyor. Aralarında eğitim farkı, görgü farkı, kültür farkı ve hatta para farkı var. Bu farklar sizce de aşık olmalarına engel midir?

Gör Beni Kitabının En Can Alıcı Cümleleri

  • Bilmeyenlerin arasında bilen olmak en büyük lanetti. Sevgide karşılaşanlar konuşmadan anlaşırlardı.

Yazmış olduğumuz bu yazımızda Azra Kohen adlı yazarın Gör beni- İki Devrin Hikayesi isimli romanına değindik. İstiyoruz ki sizlere bir ışık kaynağı olsun…

Gödeli Mehmet Kitap Özeti

Gödeli Mehmet

Kitabın Konusu

Hayatını mavnacılık yaparak devam ettiren bir adamın yaşamla mücadelesi anlatılmıştır. Başına gelen olaylardan, toplumdaki değişikliklere kadar pek çok şey yaşanmıştır.

Kitabın Özeti

Sonbahar mevsiminde serin akşamlardan bir tanesidir. Eski köprü üzerinde yürürken bir anda kalabalık olduğunu fark eder. Bu kalabalık mavnaları izliyordur. Mavnacılar ise kancaları bir oraya bir buraya takmaya çalışarak çıkmaya çalışırlar. Bunu yaparken de birbirlerine bağırarak seslenirler. Ama şirketlerin vapurları ve akıntılar kıyıya yanaşmalarına engel oluyordur. Bu durum ilk defa yaşanan bir şey olmadığı için insanlar buna alışıktır. Neredeyse her gün yaşadıkları bir durumdur. Deniz ve rüzgârın bu haliyle boğuşmaya oldukça alışıklardır. O esnada mavnacıları izleyen bir ihtiyar vardır. Bu adamın ağladığını fark eder. Yanına gider ve neden ağladığını sorar ihtiyara. İhtiyar durumu anlatır. Oğlunun orada öldüğünü söyler. Adam merak eder ve nasıl öldüğünü sorar.

İhtiyar başlar anlatmaya. Oğlu mavnacılık yaparken Yunanlı bir kaptanla tartışmaya girmiştir. Hatta mavnalarını bu kaptan batırmıştır. Sonra oğlu da o Yunanlıyı öldürüp hapse girer. Sonra da içerde ölür. İhtiyar adamın oğlu evli ve birkaç tane e çocuğu vardır. Ama içeri girmesine dayanamayan karısı da ölür.

O ihtiyar için artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Ona göre insanlar sadece çıkarlarını gözetirler. O yaşlı adama ise Gödeli Hüseyin derler. Oğlunu ise Gödeli Mehmet olarak bilirlerdi.

Kitabın Ana Fikri

Kitap içinde o zaman yönetimde olan hükümetin yaptığı tutumların yanlışlığı ifa edilmiştir. Yapmaları gereken işi Yunanlılara bıraktıkları için pek çok mavnacı harap olmuştur. Hükümet görevini layıkıyla yerine getirseydi bunlar hiç yaşanmayacaktı. İnsanlar Yunanlılar yüzünden sorun yaşamayacaklardı. Öte yandan anlık yaşadığımız öfkeli durumların faturası bize oldukça kabarık gelebilir. Bu yüzden attığımız adımlara ve hareketlerimize oldukça dikkat etmeliyiz. Yoksa geride hüzün ve acıdan başka bir şey kalmaz.

Kitabın Yazarı Hakkında Bilgi

Memduh Şevket Esendal Kimdir?

Ailesi göçmendir. Kendisi 1883 tarihinde doğdu. Yazarın doğum yeri ise Çorlu’dur. Ailesinin göçmen olması maddi sorunlar yaşamalarına neden olmuştur. Hayatı boyunca kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışmıştır. Esendal, kendi kendine verdiği uğraşlar sonucunda birkaç dil öğrenmiştir. Uzun bir süre elçilikte görev aldı ve daha memlekete geri dönmüştür. Son yıllarını yazdığı yazıların derlemesini yapmakla geçirmiştir. Bunları derledikten sonra kitap haline getirmiştir. 16 Mayıs 1952 yılında ise hayata veda etmiştir.

Goriot Baba Kitap Özeti

Goriot Baba

Kitabın Konusu

Olay Paris’te gerçekleşmiştir. Yazılan kitaptaki olay herkesin başına gelebilecek bir durumdur. Goriot Baba iyiliği ve saflığı gösteriyor. Çocukları ise kötülüğü ve nankörlüğü.

Kitabın Özeti

Goriot, çırak olarak tel şehriye yapımında çalışan birisiydi. Ticaretle ilgileniyordu. Kızlarına olan sevgisi ve ticareti olan sevgisi bambaşkaydı. Evlendikten yedi sene sonra karısı ölmüş ve kızlarına da tek başına bakmak zorunda kalmıştı. Kızları ne isterse hepsini yapıyordu. Hiçbir şekilde hayır demiyor ve kızlarını üzmek istemiyordu.

Artık kızları büyüdü ve evlenmelik çağa geldiler. Anastesie, Kont’un dikkatini çekmişti. Sosyeteye girmek için evlendi. Diğer kız olan Delphine ise Mösyö Nucingen adlı bir oldukça varlıklı bir bankacı adamla evlendi. Goriot tek bir şey istiyordu. O da damatlarının iyi olmasıydı. Ama beklediği gibi olmadı. Çünkü Goriot tüm varlıklı halini kaybedince, Kızların kocaları babalarıyla görüşmesini yasakladırlar.

Bir süre sonra Goriot bir pansiyona yerleşti. Bu yerleştiği pansiyonda başka insanlar da kalıyordu. Başlarda herkes Goriot’a oldukça saygılıydı fakat sonradan durumlar değişti. Çünkü Goriot kızlarıyla gizli gizli görüşünce yanlış anlaşılmıştı. Bu yüzden pansiyonda kalanlar hakkında farklı şeyler düşündü.
Eugene adında olan genç çocuk bir gün Goriot’un kızlarından birini gördü ve beğendi. Fakat sonradan kızın babasının Goriot olduğunu öğrendi. Fakat kız ona yüz vermedi. Sonra öbür kıza ulaşmaya çalıştı. Delphine’le tanıştı. Zaten Delphine’nin kocası da onu aldatıyordu. Kızlar sürekli başka başka sıkıntılarla uğraşıp duruyordu. Goriot’un da bu durumlardan haberi oldu. Artık daha fazla bu acılara dayanamadı. Hastalanıp yataklara düştü. Artık son kez kızlarını görmek istiyordu ama onlarla bir tülü görüşemedi. Goriot kızlarının onu ziyarete gelmeyeceğini öğrenince üzüldü ve sitem etti. O durumdan sonra Goriot’un bilinci tamamen kapandı. Anastesie özür dilemek için gelmişti ama artık çok geçti. Babası ölmüştü. Cenazesini ise Eugene düzenledi. Kızları da cenazeyi uzaktan izlemekle yetindiler.

Kitabın Ana Fikri

İnsanlar bazen maddi varlıklardan dolayı gözünün önüne olan daha önemli şeyleri göz ardı ederler. Fakat bu göz ardı ettiklerini yarın bir gün kaybettikleri zaman artık her şey için geç olacaktır. Yapılan iyiliklere karşı nankör bir şekilde davranmamak gerekiyor bu hayatta.  Hayatın gerçekleri maddiyattan daha önemlidir.

Kitapta Yer Alan Karakterler

  • Goriot: Ticaretle uğraşan ve iki kızı olan bir adamdır. Goriot, kızları için elinden geleni yapan bir adam olmuştur. Karısının vefatı üzerine kızlarını tek başına büyüttü.
  • Anastesie: Goriot’un kızıdır. Sırf sosyete içinde yer almak için zengin bir kontla evlenmiştir. Ama babasıyla görüşmesi bile yasaklanmıştır.
  • Delphine: O da kız kardeşi gibi zengin bir adamla evlenmiştir. Fakat evliliği istediği gibi gitmez. Eugene ile tanıştıktan sonra hayatında bazı şeyler değişir.
  • Eugene: Delphine’e âşık olmuştur. Goriot’un kaldığı pansiyonda kalan bir çocuktur. Goriot’un son görevini Eugene üstlenmiştir.
  • Mösyö Nucingen: Zengin bir bankacıdır. Delphine ile evlidir.
  • Kont: Zengin bir konttur. Anastesie ile evlidir.

Yazar Hakkında Bilgi

Honore de Balzac Kimdir?

Fransa’da dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi 20 Mayıs 1799’dur. Köyde yaşam sürmüş olan bir ailenin çocuğudur. Fakat kendisini daha soylu göstermek adına ismini değiştirip de eki eklemiştir. Bu ek soyluluk belirtiyordu. Küçük yaşlardan beri edebiyata hep bir ilgisi vardı. Tarihsel, mizahi tür gibi roman denemeleri yaptı. Basım ve yayın işleriyle uğraştı ama pek başarılı olamadı. Tekrar edebiyat yaşantısına döndü. Hayatı boyunca yaklaşık olarak 130 tane eser yazmıştır. Bunların bir kısmı tamamlanmış eserlerden oluşuyor. Bir kısmı ise tamamlanamadan taslak halinde kalmış eserlerdir. 1850 yılında sevgili ile evlendi. Paris’e geri döndükten kısa bir sonra da vefat etti. 18 Ağustos 1850 yılında dünyaya veda etmiştir.