Ziya Gökalp düşünce ve fikir insanıdır. Folklor ve halk edebiyatından ürünleri derleyerek ve güncelleyerek yayımlamıştır. Altın Işık türü bakımından halk edebiyatının ürünüdür. Ziya Gökalp, yazılı ve sözlü kaynaklardan yararlanarak geleneksel eserlere kendi yorumunu katarak yayımlamıştır. Onun bu tarz faaliyetlerinde destanlar, masal ve efsaneler önemli bir yer tutmaktadır. Ziya Gökalp, Altın Işık adlı eserinde masallar, tarihi hikayeler ve menkıbeler olmak üzere üç başlıkta toplamıştır. Bu masalları Türk çocukları adına kaleme almıştır. Yazar kendisini tüm Türk çocuklarının babası olarak görmektedir. Ziya Gökalp kızına yazdığı mektupta bu şekilde ifade edilmektedir.
Altın Işık Özeti
Altın Işık özeti birkaç masalın özetinden oluşmaktadır.
Keloğlan: Fakir bir babanın üç oğlu bulunmaktadır. Büyük oğlunu okutmuştur. Küçük oğluna ise sahip olduğu dükkânı bırakmayı düşünmüştür. Ortanca oğluna ise verecek bir şeyi yokmuş. Ortanca oğlunun ismini bile koymamıştır. Ona daima Keloğlan şeklinde hitap etmektedir. Keloğlan küçük yaşlardan beri çalışarak para kazanırmış. On iki yaşına kadar çok sıkıntılı zamanlar çeken keloğlan artık dayanamayarak çok uzaklara gitmeye karar vermiştir. Yolda kendisinin gibi büyük işler peşinde olan üç kişi ile karşılaşmıştır.
Dört kişi yola beraber devam etmeye başladılar. Beraber çıktıkları bu yolda birlikte dağları tepeleri ve dereleri aşarak büyük bir kule ile karşılaştılar. Kule yaklaştıklarında ise bir devin karısını otururken gördüler. Devler kanununa göre dev karısının memelerinden süt içen kişiler onun evlatlıkları olurlarmış. Evlatlıkları olduğunda ise dev karısı onları daha yiyemezmiş. Dev karısı ise dev kanunlarını hiçe sayarak çocukları yeme planları yapmaktaydı. Keloğlan ve arkadaşları hep birlikte dav karısının memelerinden süt içtiler.
Dev karısı Keloğlan ve arkadaşlarının uyumalarını fırsat bilerek onları yemek için odalarına gitmiştir. Keloğlan dev karısının planlarını anlamıştır ve uyumamıştır. Dev karısı neden uyumadığını sorduğunda ise Keloğlan aç karnına uyuyamadığını bahane ederek dev karısını sürekli kuleden uzak yerlere göndermiştir. Dev karısı sabaha kadar Keloğlan ne istemiş ise getirmiştir. Keloğlan ve arkadaşları dev karısı yine onların isteklerini almak için uzaklaştığında kulenin tepesine çıkmıştırlar. Dev karısı bunun üzerine kuleyi yıkmak istese de Keloğlan ve arkadaşları ona oyun ederek uzaklaştılar.
Dev karısı daha sonra Keloğlan ve arkadaşlarının peşine düşmüştür. Keloğlan tekrar dev karısına oyun oynamıştır. Dev karısı ırmaktan karşıya geçerken suya düşmüştür. Keloğlan dev karısının gözlerini ve kulaklarını padişaha götürmek için kesmiştir. Padişah bunun üzerine dev karısını öldürdükleri için tüm hazinesini Keloğlan ve arkadaşlarına vermiştir. Birlikte yola çıkan bu arkadaşlar bu hazine ile isteklerine ulamış oldular.
Tembel Ahmet: Bir padişahın üç kızı ve bir oğlu varmış. Oğlu âşık olduğu için delirmiştir. Padişah kızlarını evlendirmek istemiştir ve hepsine sırayla sormuştur. Büyük kızı ve ortanca kızı babalarının istedikleri kişi ile evlenmeyi kabul etmiştir. Küçük kız ise genç bir oğlanla evlenmek istediğini söylemiştir. Padişah bu durum karşısında çok sinirlenerek küçük kızı ülkenin en tembel genci ile evlendirmiştir.
Tembel Ahmet lakabının hakkını sonuna kadar vermektedir. Elinden hiçbir iş gelmemektedir ve miski bir şekilde yatmaktadır. Kız bu durum karşısında bir gün çok sinirlenerek eline bir sopa almış ve Tembel Ahmet’i kovalamaya başlamıştır. Kız derhal bir iş bularak çalışmasını söylemiştir. Ahmet o günden sonra her ne iş bulursa çalışarak evine getirmiştir. Ahmet korktuğu için eve girmemektedir ve kazandığı parayı kapıdan bırakarak dönmektedir.
Ahmet bir gün bulduğu iş nedeniyle kervanla yola çıkmıştır. Kervan bir su kuyusunun yanında durmuştur. Ahmet elindeki kovları su doldurmak amacıyla kuyuya inmiştir. Tam o anda kuyunun içinde bir kapıya rast gelmiştir ve içine girmiştir. İçeride ise yalnız oturan bir kız görmüştür. Ahmet kıza onu dönüşte kurtaracağını söylemiştir. Kız Ahmet’in kendisini unutmaması için ona yüzüğünü vermiştir. Ahmet orada bulunan nar ağacından heybesini doldurmuştur. Karısı ile annesi narları kesince içinden mücevherlerin çıktığını görmüştür. Onlar bu mücevherlerden saray yapmıştırlar.
Kervan sahibi Ahmet’e bir tepsi vererek bunu Musul Kralına götürmesini istemiştir. Kral Ahmet’in parmağında kızının yüzüğünü görmüştür. Ahmet bütün olanları Krala anlatmıştır. Ahmet hemen giderek kızı kurtarmıştır. Kız ile babası kavuşmuştur. Kız nişanlısına gitmek istediğinde Ahmet onu nişanlısının yanına götürmüştür. Nişanlısı Ahmet’in karısının ağabeyidir. Ahmet kızı saraya götürmüştür. Şehzade nişanlısını gördüğünde deliliği gitmiştir. En sonunda onlarında düğünleri olmuştur. Eser içerinde bulunan diğer hikayeler,
- Kuğular
- Nar Tanesi yahut Düzme Keloğlan
- Keşiş Ne Gördün
- Pekmezci Anne
- Yılan Beyle Piltan Bey
- Kolsuz Hanım
Altın Işık kahramanları masallara göre çeşitlilik göstermektedir.
Altın Işık Konusu
Altın Işık konusu Ziya Gökalp’in toplamış olduğu halk masalları aracılığıyla çocuklara iyi bir karakter anlatmasını oluşturmaktadır.
Altın Işık İncelemesi
Ziya Gökalp yazmış olduğu bu masallar aracılığıyla kültürel kaynakların ne şekilde değerlendirilebileceğini göstermektedir. Çocukların ulus kültürü ile nasıl yetiştirilebileceğini eseri ile ortaya koymaktadır. Eser tekerleme şeklinde yazılmıştır. Eser 100 Temel Eser Listesinde yer almaktadır. Altın Işık incelemesi yapıldığında genel olarak eserin çocukların nasıl ulusal yetiştirilebileceği anlatıldığı görülmektedir. Ziya Gökalp Cumhuriyet yazarları arasında yer almaktadır. Bu durum onun kaleme aldığı eserlerine de yansımıştır. İyi bir yazardır.