Bilge Karasu, 1930 senesinde İstanbul’da hayata gözlerini açmıştır. Bilge Karasu hayatı, edebiyata adanmış bir hayat olarak nitelendirilebilir. Eğitim hayatında lise dönemini Şişli Terakki Lisesi’nde tamamlamıştır. Ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü tamamlamıştır. Üniversite hayatından sonra Ankara Radyosu Dış Yayınlar Bölümü’nde çalışmıştır. Avrupa’nın birbirinden farklı ülkelerine gitmiştir. 1974’te Hacettepe Üniversitesi’nde akademisyen sıfatıyla göreve başlamıştır. 1950 senesinde ilk yazısını yayımlamıştır. Hemen ardından 1952 senesinde ilk öyküsünü halkın beğenisine sunmuştur. Bilge Karasu, birçok tarzda yazmıştır. Öykü, roman ve deneme alanlarındaki yazısıyla dikkatleri çekmiştir. Felsefeye de ilgi duyan Karasu, yazılarında felsefi sorunlara yer vermiştir.
Bilge Karasu özel hayatı hakkında ise çeşitli söylemler söz konusudur. Yahudi bir ailenin oğlu olarak bilinen Bilge Karasu aynı zamanda eşcinsel olması – öyle bilinmesi – sebebiyle bazı topluluklar tarafından dışlanmıştır. Bilge Karasu yaşadığı dönemde ‘’kaçak’’ , ‘’yalnız adam ‘’ , ‘’yabancı’’ gibi sözleri sıklıkla duymuştur. Bilge Karasu bunları inkâr etse de yapılan araştırmalarda ve onun hakkında yazılan yazılarda bu bilgiler hala kullanılmaktadır. Karasu’nun yazdığı eserleri biraz yakından inceleyelim.
Troya’da Ölüm Vardı
Bilge Karasu hikâye anlayışı bu kitapta anlaşılmaktadır. On üç hikâyeden oluşur ve bunlardan dokuzu aynı konu diğer üçü değişik kişi ve konuları ele alan hikâyelerdir. Karasu’nun 20 yaşlarında yazdığı ve 1963 yılında yayımladığı ilk öykü kitabıdır. Doğum ve ölümü birbirine harmanlamış ve iki kavramı da sıradanlaştırıp felsefi anlayışını gözler önüne sermiştir. Postmodernizm anlayışıyla yazdığı roman görünümlü hikâye kitabıdır.
Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
Eser üç hikâyeden oluşmaktadır. Ada, tepe ve dutlar bölümlerinden oluşan kitap 1970 yılında yayımlanmıştır. Hikâyede zaman kavramı iç içe geçmiştir. Bilge Karasu felsefesi bu eserinde de kendini göstermektedir. Hikâyenin ilk kısmı olan Ada bölümünde Andranikos’un adaya kaçışını anlatır. Bu hikâyede kaçmak eylemi göze çarpar. Tepe isimli hikâyede ise geriye dönüş ve tasvir yöntemlerini kullanmıştır. Son kısım Dutlar bölümünde ise okuyucuya umut aşılayan cümlelere yer vermiştir.
Göçmüş Kediler Bahçesi
Kitap on dört öyküden oluşmaktadır. Öykülerin her biri okura farklı lezzetler sunmaktadır. Karasu, kısa öykülerini masal olarak nitelendirir ve her okunuşta farklı bir tat almamızı sağlayan bu kitap çoğu hikâye okuyucusunun başucu kitabı haline gelmiştir.
Kısmet Büfesi
On öyküden oluşmaktadır. Resimler ve fotoğraf kullanarak öyküleri yazmıştır. Bu kitapta Karasu, postmodernizm anlayışında ne kadar ileri gidebildiğini göstermiştir. Öykülerde süslü ve kolay anlaşılmayan bir dil kullanılmıştır. Okuyucuyu biraz düşündürmeye çalışan Karasu, bu kitapta olay örgüne bağlı kalmamıştır.
Kılavuz
Bilge Karasu roman anlayışı bu kitapta kendini göstermiştir. Karasu’nun ikinci yayımladığı romandır. Kitap üç bölümden meydana gelmektedir. Hayal ve gerçek gibi kavramlara sürekli yer vermiş ve başkahramanın hayallerini gerçek zannetmesini konu alır. Suç işlemediği halde cinayet işlediğine inanan ana karakter Uğur, intihar etmeyi düşünür. Romanda ölüm kavramı sürekli karşımıza çıkmaktadır.
Gece
Roman dört bölümden meydana gelmektedir. Yer, zaman ve olay belirsizdir. Olaylar arasında kopukluklar söz konusu ve olaylar katman katmandır. Yazar arada kısa kısa bilgiler vererek olayı anlamamıza destek olur. Bilge Karasu’nun ilk romanı olma özelliğini taşıyan bu kitap 1985 senesinde yayımlanmıştır. Bu romanda yazar okuyucudan beklenti içindedir. Olay ve zaman örgüsü belli olmadığından anlaşılması güç olan bu kitapta okuyucuya çok iş düşmektedir. Bu sebeple tembel okuyucu kitlesine hitap etmeyen bir roman olduğunu söyleyebilir.
Altı Ay Bir Güz
İmgelerle dolu, süslü bir anlatıma sahip Karasu imzalı bir denemedir. Okuyucu okurken anlamakta güçlük çekebilir. Kitabın kahramanının anılarına ve yaşamına dönük, hayata dair derin anlamlar içeren bir kitaptır. Bilge Karasu’nun hayata gözlerini yummasının ardından yayımlanan eserlerinden birisi olma özelliğini taşımaktadır.
Ne Kitapsız Ne Kedisiz
Denemelerden oluşan bir kitaptır. Bilge Karasu felsefi anlayışı ve kendine has üslubu kitapta kendini oldukça belli etmektedir. Yazar bu kitapta hayat felsefesini açıkça belli etmiş ve süslü anlatımıyla okuyucuya sunmuştur.
Radyo Oyunları
- Peter Pan (Radyo için oyunlaştıran Bilge Karasu) , Ankara Radyosu
- Sevilmek ,(Ocak 1970) , Ankara Radyosu
- Kerem ile Kediler ,(Mart 1970), Ankara Radyosu
- Gidememek
- Aşk
Çeviri
- 1953, Cep Kitapları, Abraham Lincoln, Emil Ludwing
- 1956, Yenilik Yyayınları, Doktor Martino, William Faulkner
- 1981, Karacan Yayınları, Bella’nın Ölümü, Georges Simenon
Deneme
- Ne kitapsız ne kedisiz (1994)
- Narla İncire Gazel (1995)
- Altı Ay Bir Güz (Ölümünden sonra yayımlandı)
Roman
- Gece
- Kılavuz
Öykü
- Troya’da Ölüm Vardı (1963)
- Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı (1970)
- Göçmüş Kediler Bahçesi(1980)
- Kısmet Büfesi (1982)
- Lağımlaranası ya da Beyoğlu
- Susanlar (2008) (öykü, şiir, deneme, röportaj)
Hakkında Yazılmış Kitaplar
- Bilge Karasu Aramızda (1997) (Hazırlayanlar: Füsun Akatlı, Müge Gürsoy Sökmen)
- Yazının da Yırtılıverdiği Yer (Bir Bilge Karasu Okuması) (2007); yazar: Cem İleri; Metis Yayınları
- Bilge Karasu’yu Okumak (2013) (Hazırlayan: Doğan Yaşat), Metis Yayınları.
Almış Olduğu Ödüller
- 1963 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü, D. H. Lawrence ’den çevirdiği Ölen Adam ile
- 1970 Sait Faik Hikâye Armağanı, Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı ile
- 1994 Pegasus Ödülü, Gece ile
- 1994 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü, Ne Kitapsız Ne Kedisiz ile