Halikarnas Balıkçısı

Kendini denize adamış olan Halikarnas Balıkçısı hayatı ve eserleri ile bu adanmışlığını okuyucuya yansıtmaktadır.

17 Nisan 1890 tarihinde, Osmanlı’nın köklü ailelerinden Şakir Paşa ailesine mensup olarak Girit’te doğdu. Annesi Girit doğumlu Sare İsmet Hanım’dır ve babası Girit ve Atina şehirlerinde sefirlik ve valilik yapmış olan Mehmed Şakir Paşadır.

Halikarnas Balıkçısı mahlasını kullanarak tanınan yazarın gerçek adı Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır. İlköğrenimini Büyükada’da, orta ve liseyi 1907’de Robert Kolej’de tamamlayan yazarın ilk yazısı İkdam Gazetesi’nde yayımlandı.  İngilizce’den tercüme edilmiş bir yazıydı. Lise öğreniminden sonra İngiltere’de denizcilik alanında ihtisas yapmak istemesine rağmen ailesinin ısrarı ile Oxford Üniversitesi’nde tarih lisansı aldı. Ailesinin maddi sıkıntılar çekmesi nedeniyle İstanbul’ a dönen Halikarnas Balıkçısı kendine ait bir silahla babasının vefat etmesi üzerine on beş yıl kürek cezasına çarptırılmıştır.

1925 yılına gelene dek haftalık yayınlanan dergilerde tercüme yapıp yazılar yayınlayarak, resim ve yeni tarz tezhipler yaparak, karikatürler çizerek ve renkli dergi kapakları hazırlayarak geçimini sağladı. Türk edebiyatındaki kapakçılık kültürünün öncülerindendir.   “Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler” başlıklı öyküsünden dolayı İstanbul İstiklal Mahkemesi’nde yargılayarak ‘Memlekette isyan bulunduğu sırada, askeri isyana teşvik edici yazı yazmak’ tan suçlu bulundu. Doğal güzelliğine hayran kalacağı Bodrum’a sürüldü. Çocuklarının eğitimi nedeniyle İzmir’e taşındı.

Ekim 1973’te İzmir’de kemik kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.

Halikarnas Balıkçısı yazı dili göz önüne alındığında destanımsı bir anlatıma sahip olduğu şiir diline ve coşkun anlatımına çok güvendiği için yapıtlarında üslubun ikinci planda kaldığı gözlenmektedir.

Halikarnas Balıkçısı’nın hayatı kısaca,

  • 1926 yılından sonra deniz hikâyeleri yazmaya başlaması ile tanınmıştır.
  • Eserlerinin konusunu Ege Bölgesive Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olayları irdeleyerek çıkardı.
  • Hikâye ve romancılığımızda “deniz çığırını” anlatan, deniz insanlarının yaşantılarına değinmesi ile ün yapan sanatçı aynı zamanda usta bir balıkçı, sünger avcısı, botanik uzmanı ve iyi bir tarihçi olarak da bilinmekteydi.
  • Eserlerinde denizin içi ve dışına ait her şeyi, ömrünü verdiği Bodrum’u, Ege Denizi’nin efsanelerini, Akdeniz savaşlarını konu alan Halikarnas Balıkçısı olayları bizzat yaşayarak kaleme almıştır.
  • Balıkçılık yapan, gemi görevlisi olan, süngercilik yapan, dalgıç, kaptan ve tayfa gibi ekmeğini denizden çıkaran kişiler kısacası denizin insanları yazarın eserlerinin şahıs kadrosunda kendine yer bulur. Onun kahramanları kendi deyimine göre “ötelerin çocukları” olarak adlandırılır. Sonu ölüm bile olsa denize büyük bir tutku ile bağlı olan insanlardır.
  • Yazarın dili sade bir anlatım ile yazılmıştır ve aynı zamanda teknik ve üslup diline pek önem vermemiştir. Şiirsel bir anlatımı vardır fakat bir bütünlük halinde eseri okuyamayız.
  • Halikarnas Balıkçısı anlatımında yazarın Üslubundaki en güçlü özelliği olan deniz terimlerini son derece iyi bilmesi nedeni ile sunmuş olan cümleleri deniz terimlerinin canlı anlatımı ve çok net bir şekilde bunu anlamaktayız.
  • Eski Yunan kültürünün Ege kıyılarımızdan doğduğunu düşünerek, oradaki kültürü kendi kültürümüz olarak almamızı isteyen yazar bu düşünceleri ile “Mavi Hümanizma” hareketini başlatmıştır.
  • Arkadaşları ile birlikte Mavi Yolculukfikrini hayata geçirmişlerdir. Bu mavi yolculuklarda yanlarına peynir, su, istanköy peksimeti, tütün ve rakı alırlar, gazete okumaz radyo dinlemezlerdi. Amaç dünyadan kaçmak ve medeniyetten uzak olarak kafayı dinlemek için bu yolculuklara çıkarlardı.
  • Halikarnas Balıkçısı’na Kültür Bakanlığınca1971 Devlet Kültür Armağanı verilmiştir.

Halikarnas Balıkçısı’nın aşk hayatı

1913’te İtalyan bir kadınla evlenerek İtalya’da kalmayı tercih etti. Bu sırada resim öğrenimi gördü. İkinci evliliğini dayısının kızı Hamdiye, üçüncü evliliğini Hatice Hanım’la yapmış olan Halikarnas Balıkçısı’nın üç evliliğinden beş çocuğu oldu.

Halikarnas Balıkçısı’nın eserleri

Doğaya, denize, deniz insanlarına, bitki örtüsüne, mitologyaya değinmiştir. Ve eserlerinde çarpıcı dikkat çeken kısacası hepsi çok şiirli eserler yazmıştır.

Ötelerin Çocuğu

Bodrum’da geçen roman, ekmek kavgalarının, aşkların ve acıların denizle özdeşleşen insanların gözünden çarpıcı ve parıltılı bir şekilde anlatıldığı eserdir.

Aganta Burinata Burinata

Bir denizcilik terimi olan ve anlamı “serenlerin üstündeki üst ve alt yelkenleri tutmak” olan eserde denizci olan Mahmut’un deniz ve deniz insanının anlatımını konu alıyor.

Uluç Reis

Akdeniz’de korsanlık yapan diğer Türk denizcilerinin yaşamları çevresinde dönemin genel şartlarının anlatıldığı eserdir.

Turgut Reis

Halikarnas Balıkçısı Turgut Reis’in tarihsel kişiliğini çok sevmektedir. Bu nedenle çeyrek yüzyıl yaşadığı Bodrum’un, Sıralovaz yarımadasının ucundaki, Karabağ köyünde doğan Turgut Reis’in serüvenini romanlaştırırken, bu eksende Osmanlı İmparatorluğu’nun gelişme ve gerileme dönemlerini de gözler önüne sermiştir.

Deniz Gurbetçileri

Yazar bu romanında, deniz emekçilerinin çile, sorun ve aşklarını, yani denizcilerin dünyalarını birinci ağızdan anlatmıştır.

Öyküleri

  • Ege Kıyılarından (1939)
  • Merhaba Akdeniz (1947)
  • Ege’nin Dibi (1952)
  • Yaşasın Deniz (1954)
  • Gülen Ada (1957)
  • Ege’den (1972)
  • Gençlik Denizlerinde (1973)

Deneme Yazıları

  • Anadolu Efsaneleri (1954)
  • Anadolu Tanrıları (1955)
  • Anadolu’nun Sesi (1971)
  • Hey Koca Yurt (1972)
  • Düşün Yazıları (1981, ölümünden sonra)

Çocuk Kitapları

  • Denizin Çağrısı
  • Yol Ver Deniz

Anı Kitapları

  • Mavi sürgün (1961)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir