İslamiyet ve sonrasında, halk hikayelerinin oluştuğuna şahitlik ediyoruz. Kültür örf ve anane ile Müslüman olan insanların sosyal hayattan izlerine bu tarz hikayelerde rastlanır. Bakıldığı zaman bir Müslümanın keşişin kızına âşık olması dinler arası kapışmayı halk hikayelerinde motif olarak işlemektedir. Hikâyede devrin siyasi yapısını şah, ya da bey gibi sembollerle görmekteyiz. Bağlamanın hikâyede kullanılması ise, sanatın izlerini karşımıza çıkarmaktadır. Hikâyeye ait bölümler aşağıdaki gibidir,
Kerem ile Aslı Özeti
Esere baştan sona, bakıldığında Kerem ile Aslı özeti olarak farklı dinlere sahip insanların kavuşulmayan aşklarını işlemiştir. İsfahan’da yaşayan bir hükümdar, adil kişiliği ve merhameti ile tanınırmış. Servetlere sahip olsa bile evladı olmayan hükümdar, derdini unutmak için, şehrin en güzel yerine saray yaptırmış. Sarayda keşişle birlikte günlerce süren eğlenceler tertip etmiş
Çocukları olmayan, hükümdarın karısı Hanım Sultan ile Keşişin Karısı, gördükleri bir rüyanın tesiriyle sarayın bahçesine elma ve armut fideleri dikmişler. Fakat elma ağacı bir tane elma verirken, armut ağacı meyve vermemiş. Hanım Sultan şart koşarak, elmanın yarısını keşişin hanımına vermiş. Şartında, eğer ikisinin de farklı cinsiyette çocukları olursa, karşılıklı evlendirecekleri sözü imiş. Esasında, Kerem ile Aslı hikayesi bu olay örgüsüyle başlar.
Zaman içinde, Hanım Sultan’ın, Ahmet Mirza adında bir oğlu, Keşişin hanımının da Kara Sultan adında bir kızı olmuş. Akça pakça kız büyümüş genç kız olmuş. Anne ve babası yolları ve dinleri ayrı olan, padişaha kızlarını, gelin gitmemesi için kara kara düşünmeye başlamışlar.
Padişaha kızını gelin etmek istemeyen keşiş, aradan geçen zaman içinde ona kızının öldüğü yalanını uydurarak, padişahın topraklarını ailesi ile, bir miktar para karşılığında terk ederler.
İsfahan’a bağlı bir köyde bir köşkte keşiş ailesi ile hayatlarına devam ederler. Bu arada hükümdarın oğlu Mirza en iyi şekilde eğitimini tamamlarken, arkadaşı Sofi’nin etkisiyle, ava çıkmayı seyahat etme önerisini kabul eder. Seyahate çıkmadan bir gece evvel düşünde Kara Sultan’a Mirza âşık olur.
Mirza, kendine geldiğinde içinde adeta bir kor yanıp sönerken Kerem ile Aslı hikayesindeki olağanüstü olaylar böylece başlamış oldu. Düşünde âşık olduğu bu kıza kavuşma hayali üzerine arkadaşıyla ava çıkarlar.
Avlanmak için gittikleri köy keşiş ve ailesinin yaşadığı köy imiş. Bu köyde dolaşırken Mirza, yalnızca akça cemalini bir kez gördüğü, Kara Sultan’ın güzelliğinin etkisiyle kendisinden geçmiş. Kendine geldiğinde kıza doğru yürümüş ve ona duyduğu aşkı dillendirmiş.
Birlikte aşk şarabını içen iki aşık bundan sonra, birbirlerine Aslı ve Kerem olarak seslenmek üzere, birbirlerinden ayrılmışlar.
Avdan döndükten sonra Kerem sürekli yârini düşünür, yemez içmez olunca babası halini sorar. Aslı’ya aşkını öğrenen padişah, derhal keşişin hain planını bozarak kızını oğluna ister. Sadece nişan yüzükleri takılan gençler, keşişin planıyla beş ay beklemeye başlarlar.
Süre dolduktan sonra düğün hazırlıkları yaparak, padişah erkanı ve ailesiyle keşişin köyüne doğru yol alırlar. Köye vardıklarında keşişin ailesiyle orayı terk ettiklerini görürler. Biricik evlatları Krem hıçkırıklar içinde Aslı’sına ulaşmak için ağlar durur.
Böylelikle günlerce ve aylarca Aslı’nın olabileceği diyarları gezer fakat ona ulaşamaz. İlahi bir aşkla sevdiği Aslı’dan ailesi onu vazgeçirmek için uğraşsalar da bunu başaramazlar. Karasevdaya yakalanan Kerem Sofi ile diyar, diyar Aslı’yı bulmak üzere onun peşinden gider.
Keşiş çareyi Aslı’yı bir başkasına verip, nişanlamakla bulur. Aslı babasının gözleri kör olsun diye ah eder. Çünkü Kerem kadar Aslı’da onu çok sever. Kerem günlerden bir gün, tesadüf eseri bir köy kahvesinde, Aslı’nın düğünün yapıldığını duyar.
Kerem bunun üzerine, bir kadın bularak, Aslı’ya haber salar. Gelip onu bulsun diye. Haberi duyar duymaz peşine Aslı Kerem’in yanına gelir. Birbirlerine kavuşan gençler, hasret giderirken keşiş aşıkların birbirlerine kavuştuklarını duyar.
İki aşığın sevgisine artık inanan keşiş nihayet kızını Kerem’e verir. Düğün gecesi için kızına sihirli bir elbise yapar. Ve düğmelerinin Kerem’in açması şartıyla Aslı elbiseyi giyer. Gerdek gecesi Aslı’nın düğmelerini açmak isteyince kapandığı gören, Kerem kendisine bir plan yapıldığını anlar. İçten gelecek şekilde bir ah eder. O sırada ağzından çıkan alevler, kendisini yakmaya başlar.
Aslı ile Kerem Konusu
Aşkın aslında ne kadar güçlü ve yüce bir duygu olarak işlendiği, metin olarak ele alındığında Aslı ile Kerem konusu bakımından, aşkın uğruna her meşakkate katlanabilecek bir his olması nakşedilmiştir.
Değeri en yükseklerde olan aşk aynı zamanda olağanüstü güçleri olan bir duygudur. Yaşanılan ilahi aşkın etkisiyle çile çeken aşıklara, şahitlik edenler de onların çektikleri ıstıraba ortak olmuşlardır.
İnsanlar hayallerinde, aşıkları öteki dünyada buluşturmuş, çekilen ıstırabı kendi içlerine sindirememişlerdir. Toplumların birbirlerine güçlü bağlarla, bağlanması aşk ve sevgi sayesinde gerçekleşmiştir.
Aslı ile Kerem İncelemesi
Anonim olan hikâyenin tamamında, Aslı ile Kerem incelemesi olarak, bakıldığında insanların ortak paydalarıyla yazılmış, söyleneni bilinmeyen bir üründür. Nesiller arası dilden dile dolaşarak yazıya dökülmüştür.
Halk hikayeciliği üslubuyla yazılmıştır. Saz şairleri, yöreleri dolaşırken bağlamalarındaki ezgilerle, birlikte hikâyenin dillerde dolaşmasına sebep olmuşlardır.
Düzyazı eşliğinde, şiirle birlikte duygular eser haline gelmiştir. Anlaşılabilecek bir dille, halka hikâye aktarılmıştır. Fakat Türkçe’nin dışında da kelimelere hikâyede denk gelinmiştir.