1906 yılında Adapazarı’nda hayata gözlerini açmasıyla Sait Faik Abasıyanık hayatı ve eserleri başlangıcı oldu. Abası oğulları olarak bilinen ailelerinden babası Mehmet Faik, annesi ise Makbule hanımdır. Anne tarafı bilindik ve zengin bir aileden gelmekteydi. Pederi ise, belediye başkanlığı yapmış. Savaş yıllarında istiklal madalyası almaya layık görülmüştü.
Sanatçı validesinin üzerine aşırı düşkünlüğünden zaman, zaman sıkılırken babasının da ona karşı duyarsız davranıp, yokmuş gibi davranış sergilemesi, arasında karışık duygularla büyüdü.
Eğitim hayatına Rehber-i Terakki Okulunda başlamış olsa bile ansızın Kurtuluş Savaşının patlak vermesiyle ailecek İstanbul’a yerleşen Abasıyanıklar, okulun naklini de buraya almışlar. Eğitime Sait Faik Abasıyanık İstanbul Sultanisi adlı okulda devam etmiştir.
Arapça öğretmenine yaptığı muziplik kendisine pahalıya mal olmuştur. Sanatçı böylelikle İstanbul Erkek Lisesi’nden kovulup, nakli Bursa Erkek Lisesi’ne alınmıştır. Yüksek öğrenimine, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde başlamış olsa bile, iki yıl içerisinde eğitime ara verip, Lozan’a Ekonomi okumaya gitmiştir. Sanatçı sevemediği İsviçre’yi uzun sayılmayacak bir zaman, sonra bırakıp Fransa’ya uçtu. Grenoble’ de eğitim görmeye başladıysa da burada okulunu tamamlamak nasip olmadı.
Sait Faik Abasıyanık hayatı bakıldığında yarım kalmışlıklarla doludur. 1933 yılında yurda dönüş yapıp, İstanbul’da Türkçe ders hocalığına başladığında da mesleği yarım bırakıp, babasının yönlendirmesiyle ticaret hayatına başlamıştır. Fakat sonuç ne yazık ki, diğerlerinden farklı olmayıp, ticarette de dikiş tutturamamıştır.
Sanatçı en çok şiir yazmayı sevdi. Öyle ki lise yıllarında kaleme aldığı eserleri vardır. Uçurtmalar adlı öyküsü 1929 da eser halini aldı. Dönemin prestijli gazetelerinden Milliyet’te Sait Faik Abasıyanık eserleri gerekli yerini aldı.
Fikirlerini yazmanın dışında, herhangi bir mesleki dalda başarı gösteremeyen sanatçı, yaşadığı sürece babasından kalan bırakıtlarla geçinmiştir.
1954 siroz hastalığı nedeniyle vefat ettikten sonra Sait Faik Abasıyanık hayatı ve eserleri sona ermiştir.
Edebi Karakteri
Düz yazıları ile tanıdığımız sanatçının Sait Faik Abasıyanık edebi kişiliği bakıldığında, toplumu ve içinde yaşadığı dünyayı, keskin gözler yerine, daha ılıman ve insancıl olarak ve ara renklerle bakmayı başarmıştır. Hikayecilikte modern bakış açısını benimsemiştir. Yurtdışında uzun yıllar bulunmasına, karşın burada vakıf olduğu hiçbir şekilcilikten, etkilenmemiştir. Hikâye, röportaj şiirin dışında roman dalında da eserleri vardır.
Geçmiş öyküler gibi eserlerinde olaya bakmaktan ziyade, durumdan etkilenir. Sanatçının eserlerinde kendi yaşamından kesitleri bulmakta mümkündür. Göçebe ruhunu ve hayatını duygularını özellikle hikayelerine çokça işlemiştir. Özel yaşantısı ve şartları gereği elit kesimi yazmak yerine, o varoş dediğimiz, kimsesiz yoksul insanları işlemeyi eserlerinde daha uygun bulmuştur.
Eserleri sohbet havasında, senli benli ve yalın ve duru yazılmıştır. Bilinen diğer özellikleri şöyle sıralanmıştır.
- Kötülük, zülüm, riyakarlık yerine daha hümanist yaklaşan durumlara olumlu bakan iyilikleri işleyen eserleri kaleme almıştır.
- Sanatçı öykü dalında verdiği eserlerle bilindi. Bilhassa eserlerinde İstanbul’da sokakta kalan ve yaşayan kimsesiz, bohem insanlar kaleme alınmıştır.
- Geçmişte var olmuş öykülerden uzakta eserler yazmıştır. Eserler okunduğunda üslubu ve dili açısından, öykü dalında yazılmış, diğer yapıtlarla arasındaki fark hemen hissedilir.
- İzlenimleri sayesinde yazdığı eserlerde, çekici yalın ve sürükleyici bir dil kullandığı gözlerden kaçmamıştır.
Sait Faik Abasıyanık Eserleri
Sanatçının bilinenin dışında, farklı bir tarzda kaleme aldığı, öykü ve romanın dışında şiirleri de vardır. Fakat kendisi bilhassa, durum öykücüsü olarak bilinir. Servet-i Fünun, Yaprak, Yenilik, Varlık isimli dergilerde eserleri yer aldı.
Ömer Seyfettin, Refik Halit Kalay, Sabahattin Ali, Memduh Şevket Esendal, Sabri Ertem gibi sanatçıların etkisinde başlarda kalmış olsa da kısa sürede kendi üslubunu oluşturup durum öykücüğünde eserler yazmaya başladı. Sait Faik Abasıyanık eserleri listelersek,
Öykü:
Öykülerinde sanatçı, insan sevgisini ve iyiliği işledi. Kendi hayatından kesitleri eserlerine yansıttı. Öykülerinde zamanla kişiler artınca, daha şiirsel yazmaya başladı. Ezilen, zorluk içinde yaşayan insan resimlerini bir dönem yazdı. Sanatçının eserlerini sıralarsak,
- Şahmerdan
- Havuz Başı
- Alemdağ’da Var Bir Yılan
- Semaver
- Tüneldeki Çocuk
- Mahalle Kahvesi
- Lüzumsuz Adam
Semaver:
Annesiyle yaşadığı güzel anıları olan Ali’nin Halıcıoğlu’nda geçirdiği işçilik yıllarını ele alır. O uyurken annesi tarafından, ateşi tüttürülen sıcacık semaver çayı ve hazırlanmış kahvaltı kokuları ile her sabah uyanan Ali işe giderken oldukça mutlu bir şekilde evden ayrılır. Semaver çayı, aile için artık
Sembolleşmiştir. Ali kafasında, kendisine fabrikada yapılan bütün haksızlıkları semaver çayı ile umursamıyordu. Ansızın annesini, kaybeden Ali için, semaver çayı bu ölümle birlikte tarih olmuştur.
Roman:
Güzelliğin ve iyiliğin temeli, insana değer verip onu yüceltmekle, sağlanabileceğini, kendisine ilke edinen sanatçı, romanlarında bu estetik duygu ile yazmıştır. Konularında, çok küçükken, yaşadığı ve mutlu anılar ve durumlardan da bahsetmiştir. Varlıklı geçen çocukluk yılları olsa bile, babası tarafından eksik sevgi ile büyümüştür. Bu durumu şair romanlarına işleyecektir.
Kayıp Aranıyor:
Zenginlik içinde büyümüş olan Nevin bu şartların getirmiş olduğu imkanları fazlasıyla yaşamıştır. Babası eskiden konsolos olan Nevin, mutluluğu yaptığı evlilikte yakalayamamıştır. Sevgiyi bulamadığı eşinden dolayı mutsuzdur. Kocasının ona ihanet ettiğine şahit olur. Bu anlamda çevresi tarafından kınanır. Konuşma üslubu ve rahat tavırlarından ötürü, ailesi Nevin’i suçlar. Olaylar romanda bu şekilde sürüp gidecektir.