Stefan Zweig, intihara zemin hazırlayan durumları ve psikolojik etkilerin doğurduğu depresif haller içindeki birinin yaşamını Bir Çöküşün Öyküsü kitabında anlatmıştır. Bir Çöküşün Öyküsü, akıcı ve sürükleyici bir anlatıma sahip olduğundan kitabı okumaya başlar hızlı bir şekilde bitirebilmektedir.
Kitabın Konusu
Başkahramanımız Prenses Prie zamanında sarayın en gözdesiydi. Saray hayatı dolu dolu eğlenceli partiler, şaşalı ve göz alıcı şekildeydi. Bir gün ansızın üzücü bir mektup aldı. Mektupta: saray hayatına son verip, biran önce Normandiya’da bulunan köşke çekilmesi emredildi. İktidardan uzak sarayın eğlenceli tarafını bırakıp nereye sürüleceğini bilemesi telaşa düşürdü. Prensesi gideceği yerden iktidarla uğraşamayacak, nifak tohumları serpemeyeceğinden korkuyordu. Gideceği yer konusunda üzülen kadın Paris’te birçok parti vererek yeniden gözde olmaya çalıştı. Yeniden sarayda kalmak için plan yapmaya başladı.
Kitabın Karakterleri
Prei: Olay tamamen bu karakterin başından geçer. Karakter şan, şöhret delisi tamamen statü meraklısıdır. Yanlış davranışları neticesinde arzu ettiği konumdan uzaklaştırılarak cezaya çarptırılmıştır. Bu ceza ağır gelmiştir ve kendi canına kıymıştır.
Kitabın Özeti
Prenses Prei’nin saray hayatı dolu dolu eğlenceli ve son derece özenilecek dereceydi. Bir gün eline mektup ulaştı. Mektupta sarayı biran önce terk edip Normandiya’da bir köşke yerleşmesi gerektiği yazıyordu. Prenses Prei, durumun lehine olduğunu düşünerek hızlıca toplanıp köşke doğru yola çıkar. Prenses burada doğayla ve hayvanlarla doğal bir yaşam umacağını düşünür. Tarlalarda koşar, üstündeki ağırlıktan kurtulmuş gibi mutludur. Buranın yemekleri, suyu ona çok tatlı ve lezzetli gelir. Aradan 1 hafta geçmiştir. Prenses Prei, eski mutluluğunu yakalayamamış ve sıkılmaya başlamıştır. Saraydaki partileri, şanı ve şöhreti istemektedir. Erkeklerin ilgisinin tekrar üzerinde olmasını özlemiştir. Dayanamayıp krala bir mektup yazar ve gönderir. Mektuba uzun zaman geçmeden yanıt gelir. Mesaja gelen yanıtta; devletin parasını çok boş şeylere harcadığı için orada sürgününe devam etmesi onay görmüştür. Akıbetinin ne olacağına 2 yıl içerisinde karar verileceği yazmaktadır. Prenses Prei, için bu bir mektup değildi adeta ölüm fermanıydı. Bu sürede insanların gözündeki iktidarı ve statüsü leş kargaları tarafından elinden alınacak ve kutlamalara konu olacaktır. Bu durumdan çok rahatsız olan Prenses Prei, papazı yanına ister. Papaz hızlı bir şekilde karşısına gelir. Prenses Prei, papazdan dua etmesini ister. Papazın yanında bir çocuk vardır. Prenses Prei, bu çocuğu görür görmez içerisindeki saray şehveti yeniden uyanır. Köylü çocuğa hükmetmeye ve otorite duygusunu bastırmak için yanına çağırır. Bu çocuk belki de Prenses Prei’nin bunalımını azaltacak bir etkendi. Prenses derhal papaza çocuğun Paris’e gönderilmesini ve bütün masraflarını üstleneceğini söyler. Bu hareketinden dolayı köylü çocuk büyük minnet duyar. Zamanla Prenses Prie’nin köpeği olur, ama bu durum çok uzun sürmeden tersine döner. Çocuk artık her denileni yapmamaya ve emirlere karşı gelmeye başlar. Prenses bir gün çocuğa itaat etmesi için emir verir. Çocuk emiri duyunca çıldırır ve kavga etmeye başlar. Prenses’e saldırır onu feci bir şekilde döver ve oradan hızlıca uzaklaşır. Prenses Prie, bu zamana kadar asla bu kadar aşağılanmamıştır. Eski kudretini ve iktidarının asla geri gelmeyeceğine inanır, daha bir çocuğa söz geçirememektedir. Bu sürgün hayatının asla bitmeyeceğine ve kralın onu asla affetmeyeceğine inanır. Olay üzerine iyice düşünür ve odasına kapanır. Aklında sürekli intihar etme düşüncesi vardır. Bu yaşadığı hayat ölümden daha kötü bir hal almaya başlamıştır. Bir prensesin ölümü bu kadar kolay olmamalıdır der ve hemen ileriki bir tarihte balo düzenlenmesi için emir verir. Başta Paris olmak üzere ülkenin her yerine davet mektubu yollar. Prenses Prei, kendisinin de oynayacağı tiyatro gösterisini yapacağını belirtmiştir. Fakat gösterinin sonunda karakter kendini bıçakla öldürmektedir. Konukların gelmesiyle balo başlar. Günlerce süren baloda insanlara sürekli öleceğinden bahseder. Öleceği tarihi 7 Ekim olarak kafasında kuran ve insanlara söyleyen Prensesi kimse ciddiye almaz. Tiyatro sahnesinde çok iyi bir gösteri sergileyen Prenses Prei, herkes tarafından alkışlarla uğurlanır. Günler hızla geçmektedir. Öleceği güne yaklaştıkça bu durum onu daha çok yorar. Son gecesinde papazın yanındaki köylü çocuğu odasına çağırttırır. Çocukla sabaha kadar birlikte olur. 7 Ekim sabahı gitmesini engeller ve onunla beraber kalırsa servetini ona vereceğini söyler. Gözünü para hırsı büyüyen köylü çocuğun eline bir kutu mücevher vererek papaza gönderir. Kutunun içerisinde bana dua et yazmaktadır. Prenses Prei, sanki bir davete gider gibi süslenir. Daha önce hiç giymediği kadar güzel kıyafetler giyer. Önünde duran zehir kutusunun hepsini içer, korkunç bir şekilde cansız bedeni yere yığılır. Ölümünün anlaşılması üzerine Paris’e haber gönderilir. Prenses, ölümüyle çok ses getireceğini düşünse de insanlar ölüm haberini duyduktan kısa süre sonra normal hayatlarına devam ederler. İktidara olan sevgisi onun ölümünü ve çöküşünü getirmiştir.
Kitabın Yazarı Kimdir?
Stefan Zweig, 28 Kasım 1881 tarihinde Avusturya’nın Viyana şehrinde dünyaya gelmiştir. Roman, tiyatro, şiir ve öykü türlerinde 30’a yakın eser vermiştir. 1930‘lu yıllarda en çok tercümesi yapılan ve insanlar tarafından en çok tercih edilen kitap yazarı olarak sayıldı. Eseri milyonlarca satış sayısına ve baskı sayısına ulaştı. 1933 yılında Nazilerin yükselmesi sonucunda birçok eseri ateşe verildi. Yaşanan bu olayların üzüntüsüyle 22 Şubat 1942 yılında eşiyle birlikte Brezilya’da intihar etti.