Duyguların Psikolojisi Kitap Özeti

2006 senesinin Aralık ayında yayınlanan Duyguların Psikolojisi isimli bu değerli eser, Nevzat Tarhan tarafından kaleme alınmıştır. Yayınlandığı ilk günden beri büyük rağbet gören bu kitap, tam bir psikoloji ve kişisel gelişim kitabıdır ve okuyanları üzerinde olumlu pek çok etki bırakır. Değerli yazar Nevzat Tarhan bu eserini, kitap okurları tarafından rahat bir biçimde anlayabileceği şekilde anlaşılır ve bir o kadar da akıcı bir dille yazmıştır. Eserin içinde bulunan kısa ve bir o kadar da önemi bilgiler, duygu ve düşüncelerimiz üzerinde yarattığı etkiler ile çevremizde bulunan bireyleri daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Eserin son kısmında bulunan anket ve ölçekler yardımı ile kendinizi analiz edebilir ve kendini daha yakından tanıyabilme şansı yakalayabilirsiniz. Size son derece bir farkındalık kazandırabilecek olan bu değerli eser, kendinizi daha yakından tanıyarak olumsuz yönleriniz üzerinden hangi yolları izlemeniz gerektiğine de rehberlik edecektir.

Kitabın Konusu

Yazar, yazmış olduğu bu eserinde duyguların kökenlerini anlatarak, okuyucusunun kendi duygularını yönetebilmesini sağlamaktır. Kitap duyguların tanımlanması ile beraber bireyin kendini daha yakından tanımasına olanak sağlıyor ve kendinde bilmediği duyguların var oluşlarını keşfederek bu duyguların ne anlama geldiğini daha yakından anlayacak.

Kitabın Özeti

Değerli yazar Nevzat Tarhan, yazmış olduğu bu eserini dört ayrı bölüme ayırarak ele almıştır ve romanın ilk bölümünde duyguların fizyolojik boyutunu detaylı bir biçimde ele alır. Uzun vadeli planlar yapabilen sol beynimiz, son derece stratejik ve rasyonel düşünür. Geçmişe odaklanan sol beynimiz, “fakat”, “eğer” gibi kelimeleri oldukça sık bir biçimde kullanır. Benmerkezci tarafımızı ifade eden sol beyin, erkeklerinde en sık kullanan bölüm olduğu da biliniyor. Daha duygusal olması ile bilinen sağ beyin, yakınlık ve sıcaklık kavramlarına son derece önem verir. Oldukça fazla taktik üreterek, isteklerini hızlı bir biçimde yerine getirmeye çalışır. Hemen ve şimdi gibi kelimeleri sık kullanan sağ beyin, oldukça geleceğe odaklı olması ile dikkat çeker. Böylelikle sağ beyin “dişil” olarak, sol beyin ise ”eril” olarak biliniyor. Vücudumuzda bulunan ön beyin kısmı ise; duygu ile akılı bir araya getirir ve sol ve sağ beynimizi yönetebilmeyi başarır. İşlem süreci olarak bilinen ön beyin, bekleyerek daha iyi zamanlar elde edebilmeyi sağlar ve doğru zamanda girişimde bulunur. Ön beyin, kişiliği organize etmesi ile de bilinir. Sağ beyin emir verirken, sol beyin yalnızca görüş bildirir ve ön beyinde ortaya çıkan bu iki fikri satmaya yarar. Sağ beyni kullanan bireyler, çevresindeki insanlar ile daima bir mücadele içerisindedir ve sol beyni kullanan bireyler de daima savunma halindedir. Bununla beraber ön beyni kullanan bireyler ise sevmenin yanında iken, sevilmenin de daima farkında olmayı başarır, bunu başarıp kendilerini sevdirebilmeleri de an meselesidir. İnsanlarda iki duygu çeşidi vardır, bunlar ise; yüksek ve temel duygulardır. Hem insanlarda hem de diğer canlı türlerinde bulunan duygu çeşidine temel duygular ismi verilirken, yalnızca insanlarda mevcut olan duygu tipine de ise yüksek duygu ismi verilmektedir. Bazı insanlar altıncı hissini geliştirmek ister, bu durumda sezgilerimize kapılmak yerine, o anda bulunan duyguların dikkate alınması gerekmektedir. Bir şeyin düşünce boyutuna doğru olmasına inanmak irade ile açıklanmaktadır, herhangi bir bilgilinin doğru olmasına ilk olarak akıl yolu ile erişiriz, ardından ona duygu yüklemeye başlarız. Bununla beraber o doğru bildiğimiz şey, inancımız haline gelmeye başlar. Akıl ile fırsatın kesişim yoluna şans ismi verilmektedir yani, aklın karşımıza çıkmış olan fırsatları fark etmesi ve kullanabilme becerisi şansı doğurur. Duygu kalıplarının bireyler tarafından kabul edilebilmesi için mutlaka bilgi içerikli olması gerekir. İnandığımız şeyler ya da tutku biçiminde gerçekleşiyor ise, insanlar kişilik yapısını yanlış temeller üzerine kurmuş olabilir ve kocaman bir belirsizliğin içinde kaybolup gidebilir. Yapacağınız araştırmaların bilgi temelli ve zihinsel sorgulamaya müsait bir biçimde olması doğru duygu ve düşüncelerinizin oluşmasını sağlar.

Duyguların Psikolojisi eserinin ikinci bölümünde ise yazar Nevzat Tarhan, duygu ve olumlu duyguların kombinasyonları ile ilgili detaylara değinmiştir. Mesela yaşantımızda var olan sevgimiz ile ümitlerimiz birleşince, hayata karşı olan motivasyonumuz son derece artar. Aksi halde yalnızca sevgimiz var ama ümidim yok ise bu durum bir süre sonra içinden çıkılmaz bir çaresizliğe dönüşebilir. Tutkuculuktan ziyade dinamik bir birey olmak hayat standartlarına daha fazla uyum sağlayabilmemize olanak sağlar. Tabi bu süreçte insanın en büyük destekçisi de sevgidir. İletişimin sürdürülebilmesi adına duygularımızı kesinlikle karşı tarafa belli etmeliyiz, çünkü duygunun olmadığı bir iletişim son derece eksik kalacak ve kalıcılığı yakalayamayacaktır. Bu durumun çok farkında olan birileri vardır ve bu kişiler reklamcılardır. Hazırladıkları reklamlarda bulunan ürünleri, insanlara sevdirmeye çalışmaları ve yaptıkları reklamları insan duygularına hitap etmeye yönelik bir biçimde tasarlamaya da son derece özen gösterirler. Çevremizde bulunan bireylerin duygularını anlayabilmek için, öncelikle kendi duygu ve düşüncelerimizi anlamaya çalışmalıyız. Bireylerin minik detayları fark etmesi üzerine doğan ümit, bu detaylara büyük anlamlar yükleyerek ümitle bağlanmaları sonucunda büyük başarılara yol açar.  İyimserlik kavramına gelecek olursak,  bireyin kendi çıkarları ile beraber karşı tarafın çıkarları arasında olumlu bir denge kurması durumunda gerçekleşir. İyimser kişiler, daima olumluya karşı ilgilidir ve beyninde sürekli bir canlılık geliştirmeye özen gösterir. İyimserliğin bağışıklık sistemini etkilediğine dair araştırmalar da söz konusudur. İyimser bireylerin bağışıklık sistemi sağlam olduğu için, hastalıkları son derece basit bir biçimde yenebilirler. İyi yanlarını daima pekiştirmeye çalışan içgörü sahibi bireyler, kötü bulduğu yanlarını da daima kontrol altına alabilir ve böylelikle başarı oranları da artış gösterir. Beyninin mutluluk hormonunun sağlanmasını sağlayan merhamet duygusu, insan doğası için var olması gereken bir duygudur. Merhamet duygusunun olgunlaşmış aşaması ile ortaya çıkan şefkat duygusu, empati duygusu ile gelişir. Bireyin kendisini tanıması ile ortaya çıkan mutluluk, kendini fark ettirerek, çevresindeki bireyler ile iletişime girmesi neticesinde gerçekleşir. Günümüz dünyasında en ihtiyacımız olan duygulardan birisi olan sabır, insanın zamanını olumlu bir biçimde yönetmesi ile sürdürülebilir.

Duyguların Psikolojisi eserinin üçüncü bölümünde ise, meydana gelen olumsuz duygulara ve bu duyguların birey yaşamında yol açtığı etkileri detaylı bir biçimde ele alınmıştır. Bu bölümde değinilen ilk duygu bencilliktir. Bireyin iç dünyasındaki acizliklerin dışa vurulması ile beraber ortaya bencillik duygusu çıkar. Sevgi duygusuna sahip olan bencil bireyler, sevgi nesnesini tamamen kendi olarak görür. Bencillik duygusu narsizm boyutuna gelir ise, kişi ciddi problemler yaratmaya başlar. Altı boş bir duygu olan kibirlilik, ortaya çıktığında önemsizmiş gibi dursa da bu insanlar ile yakından vakit geçirdiğiniz an bencilliklerinden son derece bunalabilirsiniz. Empati duygusundan eksik bir şekilde yetişen bu bireyler ile anlaşabilmek son derece zordur.  Bireyin olgunluğuna olumlu katkıda bulunan, olumsuz yapıcı olan duygu utanç ile isimlendirilebilir. Dengesini kurabilmenin çok önemli olduğu utanç duygusu, kurulamadığı halde kötü durumlara yol açabilir. İletişim kurduğumuz insanların sınırlarına yönelik aldığım önlemler bütününü de utanç duygusu altında ele alabiliriz. Akıl süzgecimizden geçiremediğimiz şüpheler, düşünmeyi ve sorgulamayı son derece azaltabilir. Bazı zamanlarda korku ile karışarak insanı savunmaya iten öfke, kişiye ve karşısındaki bireye zarar verebilir. Bireyin akıl kontrolünü sağlayamaması ile artan öfke, kontrol edilmediği taktirde ciddi zararlar doğurabilir. Bireyin zarar göreceğini düşündüğü bir nesne ya da kişiyi ortadan kaldırma isteği nefret duygusu ile açıklanabilir.

Duyguların psikolojisi isimli eserin dördüncü ve son bölümünde ise, detaylı bir biçimde duygusal zeka kavramı ele alınmıştır. Zihnimizde meydana gelen olayların anlaşılması ve zihni eğitmek için var olan anahtar duygusal zeka olarak kabul edilebilir.

Kitabın Yazarı Hakkında Bilgi

Duyguların Psikolojisi isimli eseri başarılı bir biçimde ele alan Nevzat Tarhan, 1952 senesinde Amasya’nın Merzifon ilçesinde dünyaya gelmiştir. 1969 senesinde Kuleli Askeri Lisesini bitiren Nevzat Tarhan, 1975 senesinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesini başarılı bir biçimde bitirmiştir. 1982 senesinde Psikiyatri Uzmanı olan Nevzat Tarhan, mesleğinin etkilerini eserlerine güzel bir biçimde yansıtabilmeyi başarmıştır. Hastanelerde hekimlik yapan yazar, 1996 senesinden beri Profesörlük yapmaktadır. Yazarın başlıca eserleri şu şekildedir:

  • Duyguların Psikolojisi
  • Değerler Psikolojisi ve İnsan
  • Toplum Psikolojisi ve Empati
  • Rumi Therapy
  • İnanç Psikolojisi ve Bilim
  • Faith in the Laboratory
  • Yunus Terapisi
  • Bilinçli Aile Olmak
  • Son Sığınak Aile
  • Conscıous Family
  • Bağımlılık & Sanal veya Gerçek Bağımlılıkla Başa Çıkma
  • Kendinizle Barışık Olmak
  • Conscıous Youth
  • Bilinçli Genç Olmak
  • Sen Ben ve Çocuklarımız
  • Mutlu Evlilik Psikolojisi
  • 10 Adımda Pozitif Psikoloji
  • Aile Okulu ve Evlilik
  • Mevlana ile Aile Terapisi
  • Mesnevi Terapisi
  • Kadın Psikolojisi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir