Kırmızı Saçlı Kadın, Orhan Pamuk’un eserleri arasında en yenisidir. 2016’da yazılan romanın içeriği babası kaybolmuş bir çocuğun baba olması ve oğlu tarafından çektiği acıları anlatır. Yapı Kredi Yayınları, tarafından basılmış olan romanın içeriğinde bir gencin aşk hikâyesi de anlatılıyor. Orhan Pamuk, ilk defa bu romanda farklı yöntemlere başvurmuş ve kafa karşılıklılığı yaratmadan anlatmıştır.
Romanın Konusu
Babasının bilinmedik şekilde ortadan kaybolması sonucunda Cem, kendini teselli etmek için manevi baba seçmişti. İstemeden babasını vurması onun içinde büyük bir vicdan azabına yol açtı. Yasak aşktan olan oğlunun Cem’i kuyunun orada vurması üzerine konu ilerliyor.
Romanın Karakterleri
Cem: Romanın en önemli karakteridir. Çocukluk yıllarında çalışmak için kuyu çıraklığı yapması önemli bir detaydır. Mesleğini Jeoloji Mühendisi olarak seçmesi çıraklıktan gelen bir hevestidir. Babası solcu olduğu için ondan çok etkilenir ve yazar olmak isterdi. Cem, babasının yokluğunu kolayca dolduramaz ama Mahmut Usta’yı bir büyüğü gibi görür. Romanın asıl oluşum yeri Cem’in bir kadınla birlikte olması ve Mahmut Usta’nın da tıpkı babası gibi öldüğünü düşünmesiydi. Yaşananlar onu oğlu Enver kavga etmesine ve orada ölmesine sebep oluyor.
Kırmızı Saçlı Kadın: Kırmızı Saçlı Kadın olarak bahsedilen kadının ismi Gülcihan’dır. Romanda tiyatro sanatlarıyla uğraşmaktadır. Cem’in delice âşık olduğu kadındı. Genç kız döneminde Cem’in babası ile birliktedir. Akın bey ailesini seçip onu bırakınca Turhan, ile evlenme kararı alır. Turhan’ın vefat etmesinden sonra kardeşiyle evlendirilir. Turgay’la tiyatro oyunu yapmak için ekip kurarlar. Tiyatro turnesinde Cem ile tanışır ve Cem’in, babasını andırdığı için ondan hoşlanır. Cem’in, Akın Bey’in oğlu olduğunu tiyatro çıkışında anlar. Cem’le düzenli birlikteliğinden gebe kalır. Fakat aklında çocuğun kimden olduğundan dair bir fikir yoktur.
Enver: Gülcihan ve Cem’in oğludur. Muhasebe okumayı tercih etmiş ama babası gibi yazar olma hevesi çok yüksektir. Parasızlık durumu ile çok karşı karşıya kalır. Dergilerde yazılarına birkaç kez yer verildi.
Turgay: Cem ile Kırmızı Saçlı Kadın’ın bir araya gelme şansını artırır. Kırmızı Saçlı Kadın’ın 2. Kocasıdır. Enver ve Gülcihan’a zor zamanlar geçirtir. Yengesiyle evlendiği psikolojik sorunlar yaşar.
Mahmut Usta: Mesleği kuyumculuktur ve ustadır. Cem’in üzerinde birçok desteği vardır. Cem’i çok sevdiği gibi birçok zarardan korumaya çalışır. Cem, Mahmut Usta’yı sert, otoriter olarak görür. Kırmızı Saçlı Kadın’ın destekleri sayesinde içine düştüğü durumdan kurtulur.
Ayşe: Cem’le üniversite okurken tanır. Cem’in eniştesi vesilesi ile tanışır. Cem’in karısıdır.
Kitabın Özeti
Roman, 1980 yılında İstanbul’da geçer. Ailesi ile beraber yaşayan Cem, o zamanlar liseye gider. Cem’in babası eczacı ve siyasi bir kimliğe sahip bir adamdı. Babasının siyasete olan ilgisinden kazandığı dostları sürekli dükkâna gelip giderlerdi. Cem, her gün eczaneye yemek götürüyordu ve babasının arkadaşlarını orada görüyordu.
Cem’in babası bilinmedik sebeplerden dolayı ortadan kayboldu. Annesi, babasının daha öncede ortadan kaybolduğuna şahit olmuştu. Fakat annesi bile korkuyordu çünkü bu kayboluş diğerlerinden çok farklıydı. Cem, neler olup bittiğini sorduğunda annesi ona babasının onları terk ettiğini bir daha dönmeyeceği söyledi. Cem, evdeki parasızlığı görünce Deniz Kitabevi’nde çalışmaya başladı. Kitapçıda zaman geçirirken birkaç kitap okumuştu. Okuduğu kitaplardan Kral Odipus, adlı eser ve olaylar onun dikkatini çok çekmişti. Babasının onları terk etmesini bir türlü kabul edemeyen Cem, kitaplara iyice yönelip yazar olma isteğini iyice güçlendirdi. Maddi durumları çok kötü olduğu için dershaneye gidemedi. Annesi daha fazla yoksulluğa dayanamayıp teyzesinin yanına Adapazarı’na taşındı. Eniştesi, Cem’i tarlada bekçi olması için ikna etmişti ve orada bir iş ayarladı. Bekçilik yaptığı zamanlarda Mahmut Usta ve işçileriyle tanışma fırsatı yakaladı. Mahmut Usta, Cem’e daha çok para kazanması için kuyuculuk işini önerdi. Cem, başta tereddütlü olsa da kuyuculuğu çok sevdi ve çok para kazanmaya başladı. Mahmut Usta, Öngören Kasabası’nda iyi bir iş bulmuştu. Cem ve Mahmut Usta yeni işe gitti ve orada Hayri Bey ile oturup detayları konuştular. Hayri Bey, onları alıp hem araziyi hem de dokuma fabrikasını güzelce gezdirdi. Mahmut Usta, kuyunun yerini tespit etti ve malzemelerini getirdi. O dönemde sondaj makineleri üretilmediği için elle kazıyorlardı. Eğer fazla kazmadan su bulabilirlerse o gün az yorulup çok para alıyorlardı. Mahmut Usta, işinin ehli bir adam olduğu için kazı yerinden muhakkak su çıkarıyordu. Akşamları vakit geçirmek için televizyon izliyorlar ya da kasabayı keşfe çıkıyorlardı. Kasabayı gezdikleri bir akşam Cem, ailenin birisiyle selamlaşır ve tanışır. Tanıştığı ailede en çok dikkatini Kırmızı Saçlı Kadın çekmişti. Kadın’ı sürekli düşünüyordu, aklından bir türlü çıkaramıyordu. Her akşam kadını tekrar görmek için kasabaya inmeye başladı. Mahmut Usta’nın Cem’i idare etme konusunda çok iyi yeteneği vardı ve Cem, Mahmut Usta’nın ak dediğine asla siyah demiyordu. Yine bir gün kasabayı gezmeye çıktıklarında Kırmızı Saçlı Kadın ve ailesine rast geldiler. Selamlaşıp ayrıldılar Cem, bir yalan uydurarak Kırmızı Saçlı Kadın’ı takip etmeye başladı. Kırmızı Saçlı Kadın ve ailesi bir meyhaneye eğlenmek için girmişlerdi. Cem’de hemen bir cam bulup onları izlemeye başladı. Cem’in onları izlediğini fark eden Kırmızı Saçlı Kadın, dışarıya çıktı. Cem’e iyi davranarak orada sohbet etmeye başladı. Cem’e yanındakilerin ailesi olmadığını ve tiyatro ekibi olduklarını söyledi. Tiyatro gösterisi çadırda olacaktı ve Cem’in gelmesini istedi. Cem, çadıra gelince oradakilerle sohbet etmeye başladı. Sohbette birçok şey öğrendi, bunlardan biriside Kırmızı Saçlı Kadın’ın evli bir kadındı.
Cem, Kırmızı Saçlı Kadın ile tekrar denk gelmek için meyhaneye sık sık uğradı, fakat orada sürekli Turgay’ı görüyordu onunla muhabbet etmeye başladı. Turgay, kendisinin tiyatro öğrencisi olduğunu ve çadıra gelmek isteyip istemediğini sorunca Cem, hiç düşünmeden tamam dedi. Turgay, Cem’le dalga geçer gibi biranda farklı bir işinin olduğunu söyleyip oradan ayrıldı. Cem’in aklına gelen çadır git gide ilgisini çekmeye başlamıştı. Çadıra girmenin bir yolunu buldu ve çadırda aklına kütüphanede çalışırken okuduğu Kral Oidipus adlı efsane eser geldi. Cem, Kırmızı Saçlı Kadın’ı çalışırken izleme fırsatı bulmuş ve ona daha çok aşık olmuştu. Tiyatronun son gösterisi Rüstem ve Sührab’ın oyunu seçilmişti. Oyunun oynatılmasından sonra şehnamenin hikâyesini öğrenme fırsatı buldu. Kral Oidipus, oğlu tarafından öldürülmüştü, Rüstem Zal’da karşısına çıkartılan adamın oğlu olduğunu bilmediği için Sührab’ı katletmişti. Oyunda “ kimse babasız yaşamaz” sözü Cem’i yaralamıştı. Fakat bu sözü Kırmızı Saçlı Kadın’ın söylemesi onu daha çok etkiledi. Tiyatro çalışmaları bitince Kırmızı Saçlı Kadın’la evine kadar gitme şansı bulan Cem, evinin sokağının görünce Turgay’la evli olduğunu anlamıştı.
Fakat Kırmızı Saçlı Kadın’ın ısrarları sayesinde eve girmiş ve o gece Cem ve Kırmızı Saçlı Kadın birlikte olmuştu. Sabah Mahmut Usta’yla işi olduğunu unutmuş, çalışmaya 4 saat geç gitmişti. Mahmut Usta, Cem’in ilk defa geç geldiğini görünce birçok soru sormuştu. Cem, soruları geçiştirerek çalışmaya devam etti. Kuyu çalışmaları normal zamandan 2 kat fazla süre uzamıştı. Hayri Bey, işin bu denli uzamasından dolayı çok sinirlendi ve onlara ödeme yapmayacağını söyledi. Çıraklardan biri olan Ali’yi yanlarından alıp farklı bir işe götürdü. Ali’nin yokluğundan dolayı uykusuz olan Cem, iki kat yoruldu. Cem, yorgun olduğunu ispatlamaya çalışsa da Mahmut Usta onun konuşmasına izin vermedi. Mahmut Usta, kuyunun içerisine inmişti, Cem elindeki kovayı biranda düşürdü. Mahmut Usta’dan ses kesildi ve bir hareket belirtisi yoktu. Cem, ne yapacağını şaşırmış vaziyette sürekli koşmaya başladı. Kasabaya kadar koşan Cem, Kırmızı Saçlı Kadın’ın evine geldi. Fakat kapıyı başka biri açtı bu kişiyi tanımıyordu. Kapıyı açan adam tüm tiyatro ekibinin ve Kırmızı Saçlı Kadın’ın kasabadan ayrıldıklarını söyledi. Cem, iyice korkmuştu hızlıca araziye geri döndü Mahmut Usta’ya birçok kez seslendikten sonra eşyaları toplayıp kasabadan hemen kaçtı. Cem, eve döndü fakat kimseye neden hızlıca döndüğünden bahsetmedi. Vicdan azabıyla yaşamaya mahkum olmuştu. Dershaneye yazıldı, daha sonra kütüphaneye de çalışmak için gitmeye başladı. En sonunda üniversiteyi kazanmıştı. Mahmut Usta’yı aklından hiç çıkaramıyordu ve bu onu Jeoloji Mühendisi olmaya zorladı. Üniversite’de Eniştesinin kardeşi Ayşe ile tanıştı. Ayşe, çok iyiydi ve her konuda ona yardımcı oluyordu. Cem ile Ayşe çok iyi vakti geçiriyordu. Üniversite bitince evlendiler. Mahmut Usta ve Kırmızı Saçlı Kadın, Cem’in aklından hiç çıkmıyordu. Cem ile Ayşe çok iyi bir çiftti ama çocukları olmuyordu. Çocuk yapmak için doktora gitseler de yine de yararı olmuyordu. Cem, yurtdışına gitti orada çok başarılı olduktan sonra inşaat firması kurmayı başardı. Cem, inşaat firmasının adını Sührap koymaya karar verdi. Ayşe, bu inşaat firmasını yönetirken Cem, daha büyük şirketlerde çalışıyordu. Sührap inşaat firması gün geçtikçe daha da büyüdü ve Cem, yönetime katıldı. Sührap inşaat firması birçok yatırımla beraber arsa alıyordu. Aldıkları arsalardan biride Öngören Kasabası’ndaydı.
Firmayla işleriyle meşgul olurken aniden bir posta aldı. Mesajın içeriği Cem’e karşı açılmış bir velakiyet davasıydı. Cem’in Kırmızı Saçlı Kadın’da bir erkek çocuğu olduğu iddia edildi. Cem, yalanlamaya çalışsa da DNA raporu bunu doğruluyordu. Cem, bu işi Ayşe’nin duymasını istememesi için çalışsa da Ayşe çoktan her şeyi öğrenmişti. Sührab, Öngören Kasabası’nda çalışmaya başladı ve yeni projeler için arsa aramaya başladı. Yerli halk Cem’in burada çalıştığını bildiği için arsalarda değerli bir şey olduğunu sandı. Arsaları normalden fazlaya satmaya çalıştılar. Cem, arsalardan ziyade Mahmut Usta hakkında bilgi arıyordu. Mahmut Usta’nın kuyudan çıktığını ve eceliyle 5 sene önce öldüğünü öğrendi. Cem, Öngöreli halkıyla uzlaşmak için yüksek bir yerde konuşma yaptı. Konuşma esnasında Kırmızı Saçlı Kadın’ın onu dinlediği görünce dizlerinin bağı çözüldü. Cem, Kırmızı Saçlı Kadın’ı bir hışımla köşeye çekti ver her şeyi anlatmasını istedi. Cem’e daha önce babasıyla birlikte olduğunu, fakat babasının onu bıraktığını ve yalnız kaldığını Turgay ile evlendiğini anlattı. Cem, duydukları karşısında çok şaşırmıştı babası ile aynı kadına âşık ve aynı kadınla birlikte olmuşlardı. Kırmızı Saçlı Kadın, birçok şeyi anlattı sonra Turgay ile tiyatro ekibi kurdukları sırada Cem ile tanıştıklarını anlattı. Cem ile birlikte olduktan sonra hamile kaldı. Fakat çocuğun babası Turgay’da olabilirdi. Bunu Enver doğunca öğrendi ve Cem’e ulaştı. Cem, Enver ile tanışmak istedi ama Enver izin vermedi.
Cem, Mahmut Usta’nın düştüğü kuyu görmek istedi ve aramaya başladı. Fakat tüm uğraşlarına rağmen kuyuyu bulamadı. Kırmızı Saçlı Kadın, kuyunun yerini bilen Serhat’la gitmesini önerdi. Serhat, kuyunun yerini gösterdikten sonra biranda kayboldu. Ayşe, Serhat’ın Enver olabileceğinden şüphelendi. Kırmızı Saçlı Kadın’a, Cem tekrar haber salarak Serhat’la buluşmak istediğini söyledi. Akşam vakti Serhat, kuyuda olacağım diye haber yolladı. Cem, Serhat’a dikkatli bakınca oğlu Enver olduğunu anladı. Enver, Cem’e çok kötü sözler ederek kavga çıkardı. Cem, belindeki silahı çıkarınca arbedede kurşun Cem’in gözüne geldi. Cem, acının etkisiyle kuyuya düştü. Oidupus ve Sührap o gün gerçek oldu.
Kitabın Yazarı
Orhan Pamuk, 1974 yılında yazar olmaya karar verdi. 1972 yılında her başarılı yazarlara verilen Orhan Kemal Roman Ödülü’ne layık görüldü ve isminden çok söz ettirdi. Pamuk’un yazdığı her eser çok satılan ve beğenilen eserler arasında yer aldı. Eserlerini beğenenler arttığı için tercümesi yapılan şairler arasında yer aldı.