Anthony Burgess, 15 yaşındaki Alex’in ergenliğinde yaratabileceği sorunları ele aldı. Alex’in ergenliğiyle birlikte bozulmuş ahlak ve toplum yapılarını sert bir dille eleştirir. Roman kin ve nefret duygularını anlatan diplomatik bir eserdir. Otomatik Portakal’ın filminin çekilmesi kitabın şöhretini 2 katına çıkardı.
Romanın Konusu
Gelecekteki iktidarın baskıcı bir yönetimi olması ve bu iktidara direnen sokak çetelerinin hikâyesi anlatır. İngiltere sanayisi sonrasında oluşan şehirlerdeki, ahlaki değerlerin zayıflaması, iyi ve kötünün birbirine karıştığı toplumda sokak çeteleri halka şiddet uygular. Romandaki genç adamın, hem büyümesini hem de şiddetlerini konu edinir.
Romanın Karakterleri:
Alex: 15 yaşında ne yaptığını bilmeyen ve umursamaz toplumda kaybolmuş kişiliktir. Romanın başkahramanıdır. Bir çete lideridir. Yaptıkları kötülüklerin cezasını en ağır şekilde ödemek zorunda kalmıştır.
Dim: Alex’in çete üyelerinin en salak üyesidir. Üyelerden en kuvvetli olandır.
Peter: Çete üyelerinden birisidir. Üyelerin en zekisi olarak kabul gördü. Ayrıca en psikopat kişiliktir.
Romanın Özeti
Henüz 15 yaşında olan Alex ve çetesi; insanlara şiddet uygulamakta, gasp etmekte, dükkânları kundaklar. Hatta o kadar sorumsuz ve büyük kayıplar yaşandığı toplumda kadınlara tecavüz ederler. Çetenin birbirine tanıması için Rusça sözcüklerden yararlanırlar. Oluşturdukları kelimelere jargon denir. Bu jargon Rus dilinde Nadsat ismi verilmektedir.
“Neden herkes tarafından kabul edilen iyilik kavramını kökünden incelemezler? Eğer yaptığımız iş kötülük olarak görülüyorsa bu onların tercihidir. Ben kötülüğü isteyenlerin olduğu taraftayım.” Sözünün sahibi Alex, çoktan yolunu seçmiştir. Bir gece barda yüksek dozda uyuşturucu alırken Dim ile Alex çok büyük bir tartışmaya girerler. Alex çetenin lideri olduğundan Dim’e birçok söz söyler. Dim çetenin liderine laf edemediğinden birçok şekilde rahatsızlığını belli eder. Alex ertesi gün çete işlerini yolunu koymaya çalışırken otoritesinin zarar gördüğünü fark etmiştir.
Bir gece “Otomatik Portakal” kitabını yazmakta olan adamın evine dalarlar. Kırıp dökerler, eşyalara ve paralara zarar verdikleri gibi yazarın karısına tecavüz ederler. Çete üyesi Peter’in aklında yaşlı kendi halinde yaşayan kadının evine girme fikri gelir. Bu fikri başta Alex onaylamaz. Fakat çete içerisinde oluşan Dim’le olan tartışmaların getirdiği otorite sıkıntısı yüzünden kabul eder. Alex, eve girer ve yaşlı kadını alt etmeye çalışır. Kadın bu durumun başına geleceğini hissettiğinden Alex’le büyük derecede mücadele eder. Kadının sahip olduğu kediler Alex’in bacaklarını tırmalar. Canı yanan Alex kadının kafasına bir vazo geçirir ve kadın eve girdikleri esnada polisi aramıştır. Kadının besledikleri kedilere zarar verip kadını öldürmüş olan Alex, bütün çete üyeleri tarafından polisin önüne yem olarak atılır. Çete üyelerinin bu satışı nedeniyle Alex, hapishaneye girer. Hapishane girmesinin üzerinden tam 3 yıl geçer. Kaldığı nezarethaneye bir mahkûm daha gelir. Mahkûmla o akşam yatak kavgası yaşarlar. Alex, sabah uyandığında mahkûmun esrarengiz bir biçimde öldürüldüğüne tanık olur. Gardiyanların durumu fark etmesiyle Alex büyük oranda ilgi çekmiş. O akşam İç İşleri Bakanı, cezaevi müdürüne bir projeden bahseder ve denek ister. Ortaya atılan proje “Suçluları yeniden topluma kazandırma” bu projenin hayata geçirilmesi için çete üyelerini denek olarak kullanılması gerekir. Alex, ilk denek olarak seçilir. Alex, için proje çalışmaları başlar. Alex’e içerisinde şiddet ve tecavüz gibi fiziki şiddet temalı birçok film izletilir. Film izletildikten sonra Alex’e aynı yöntemlerle acı çektirilmeye başlanır. En sonunda vücudu fazlasını kaldıramayan Alex, artık kötülük içeren bir şeyler gördüğü anda kusarak acı çekmeye başlar. Beethoven besteleri dinlettirildiği zaman kendisine izletilen filmlerdeki Nazi soykırımı dehşetini yaşamaya başlar. Artık proje deneği Alex’in son aşamalarıdır. Alex, müzik ve özellikle Beethoven bestelerini dileyemez, bir kuklaya dönüşmüştür. Bunu farkında olan yetkililer raporlarına iyileşti ibaresi ekleyip, Alex’i serbest bırakmıştır. Alex, uzun süre hapishanede kaldığından eve döndüğünde odasının başka bir insana kiraya verildiğini görür ve evsiz kalır. Artık arkadaşları polistir, etrafta şiddet uygulamaya başlayan ise polislerdir. Alex arkadaşlarının yanına gittiğinde şiddet görür ve diğer polislerden şiddet gördükten sonra kendini “Otomatik Portakal” yazarının evinin önünde bulur. Yazar, iyimser ve sosyalist görüşlü birisi olduğu için Alex’i içeriye alır. Alex’in en başından beri neler yaşadığını ve neler olduğunu anlatmasını ister. Anlatılanları duyunca faaliyette olan projeyi insanlara yapılan bir suç olarak ispatlamak için harekete geçer. Yazar, Alex’i makinaya dönderdiklerini gördüğü için yardımcı olmaya çalışır. Fakat Alex yaşananları başkalarına anlattığı için farklı insanların kuklası olmaya devam etmiştir.
Kitabın Yazarı Anthony Burgess Kimdir?
25 Şubat 1917 tarihinde İngiltere’de dünyaya gözlerini açmaktadır. Yazar, annesini çok erken yaşında kaybetmiş ve hayatına teyzesinin yanında devam eder.
Anthony Burgess, Manchester Üniversitesi’nde öğrenim görmüştür. İngiltere’nin 2. Dünya Savaşı’nda asker ihtiyacını karşılamak üzere 1940-1946 yılında savaşa katılır. Savaştan sonra beyninde bir tümör olduğuna ilişkin sonuç çıkarılmıştır. Karısının ölümünden sonra bir rahatsızlık çekmemesi için kitap, roman yazmaya başlamıştır. Tümör döneminde 50’den fazla eser yazmıştır. Fakat aylar sonra tümör teşhisinin yanlış olduğunu öğrenmiştir. Fakat dünyaca ünlü yazarlar arasında yerini almıştır. 1962 yılında hayat verdiği Otomatik Portakal kitabı rekorlar kırmış ve ayrı bir ün kazanmasını sağlamıştır. Otomatik Portakal, dünya tarafından okunmuş ve benimsenmiş kitaplardan biri olmuştur. Çok satanlar listesindeki yerini hala koruyabilmektedir. 1971 tarihinde Otomatik Portakal filmi çekilmiştir. Anthony Burgess; gazete, roman, dil bilimi, hikâye ve eleştiri türünde yazdığı eserler sayesinde İngiliz edebiyatının en önemli yazarları arasında görülmektedir.1993 yılında kanserden hayatını kaybetmiştir.
Yazmış olduğumuz bu yazımızda Anthony Burgess ’in en değerli eserlerinden birisi olan Otomatik Portakal adlı romana değindik. Roman kesinlikle okunması gereken klasiklerden bir tanesi, İyi okumalar!