Uygarlıkları insanlar yapar. İnsanları ise düşünceler, idealler, hedefler. İnsanın düşünceleri ne kadar iyi ise yaptığı uygarlıklar da o denli iyidir. Diriliş Neslinin Amentüsü romanı, 1976 yılında Türk yazar Sezai Karakoç tarafından yayımlanan bir romandır. Bu roman dirilişe hasret duyan bir neslin varlığının habercisidir. Yazara göre bu nesil; tarihine saygı duyan ve içinde bulunduğu toplumu koruyan bir nesildir. Bu neslin ilk önce savaşçı bir karaktere sahip olması gerekiyor. Yalnız savaşırken silahla değil aklıyla ve düşünceleriyle savaşması gerekiyor. Bu savaş uygarlık savaşıdır. Ona göre diriliş nesli medeniyetleri bütün yönleriyle ele almalıdır. Sezai Karakoç bu romanı, bütün benliğiyle ele alarak yazmıştır.
Kitabın Konusu
Diriliş Neslinin Amentüsü romanı 13 bölümden oluşuyor. Bu romanın anlatıcısı kendini bir diriliş eri şeklinde görüyor ve savaş alanında yiğitçe mücadele veren biri gibi hayal ediyor. Bu savaş topla tüfekle yapılan bir savaş değil, medeniyetlerin kıyasıya kapıştığı bir savaştır. Kendi dinini inkar edip, tanrısını tanımayan ve uğrunda atıp tutanlar bu diriliş neslinin evlatları değillerdir. Onlar insanlıklarını kaybetmişlerdir. Halbuki özgürlük adı verilen kavram hakikati bulmak için tanrıya gözü kapalı inanmak değil midir? Kitabın kahramanı ben tanrıya inanıp güvendiğim ve onun huzuruna sığındığım için özgürüm der. Yazar bu İslami konunun yanı sıra ekonomi ve kültür konularını da bu eserde ele almıştır.
Kitap Özeti
Sezai Karakoç’un yapmayı hedeflediği ideal bir devlet şekli söz konusudur. Bu devletin fazilet bir devlet olmasının dışında “Diriliş Neslinin Amentüsü” adlı eserinde yapması gerektiği vazifelerini ele alıyor. Onun için İslam ülkelerinde farklı ve alışmadığımız bir nesil gelmesi bekleniyor ki bu yeni nesil Diriliş Neslinin ta kendisidir. Müslümanlığın tam bir biçimde sağlanması için insanlar en önce kendileri adına Müslüman olmalı sonra da toplumun getirdiği şekilde yaşamalıdır. Yahudilerin tarihlerini Hz. Musa ile başlatıp, Hristiyanların da tarihlerini Hz. İsa ile başlatmaları gerçeği görmelerine el vermiyor. Gerçek en önce insanla başlar. Diriliş ise insanların oluşturduğu toplumları en iyi mertebeye ulaştırmak demektir. Bütün akımlara bu sistemde asla yer yoktur. (Anarşizim, Kapitalizm ve Komünizm vb.) Gerçeği bulmak için bu kitap sürekli kendi kendine eleştiriler yapar. Diriliş nesli kendi uygarlığını kurabilmek için her alanı inceler ve kendine uygun olanları geliştirir. Bu amentüde olması gereken bazı kaideler vardır. İnsanların arasında ekonomi farkı olmayacak, ortaya çıkan akımların acımasızlığından uzak durulacak, halkın istediği gibi toplum yönetilecek ama durum kötüye kullanılmayacak, kötü alışkanlıklar bu sistemden uzak duracak, düşkün olan herkese toplumda öncelik verilecek, istihdam sorunu olmayacak, her insana eşit haklar tanınacak, herkes İslamiyet’e sahip çıkmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır.
Sezai Karakoç Hayatı
Sezai Karakoç, 22 Ocak 1933 tarihinde Diyarbakır’da dünyaya geldi. Her ne kadar kimliğince ocak ayında doğdu denilse de aslında mayıs ayında doğmuştur. Sezai Karakoç, ilkokulu hayatını 1944 yılında sonlandırdı. Ardından ortaokul hayatına yatılı olarak devam etti. Ortaokulu da bitirerek 1947 senesinde liseyi de yatılı bir okulda okuyan Sezai Karakoç, bu okuldan 1950 senesinde mezun olarak diplomasını eline aldı. Felsefeye olan düşkünlüğünden ve onu öğrenmek amacından dolayı İstanbul’a gitmek üzere yola çıktı. Babası onun İlahiyat okumasını çok istiyordu. Kendi imkanları eğitim hayatına yeterli durumda olmadığı için Siyasal Bilgiler Fakültesi sınavına büyük bir azimle çalışıp girdi. Sınav sonuçlarını büyük bir heyecanla beklediği sıralarda Felsefe bölümüne de kaydını yaptırmayı unutmadı. Eğer bu sınavı kazanmazsa felsefe okulunda kaydı olduğundan eğitimine burada başlayacaktı. Lakin Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi tutturur ve buraya gelerek bir heyecanla okumaya başlar. Daha sonra okulunu bitirerek buradan da diplomasını eline alır. Üniversite hayatından sonra Maliye müfettişliği sınavına girip kazanarak 11 Ocak 1956 tarihinde müfettiş yardımcılığı vazifesinde bulunur. Vazifesinin gerektirdiği koşullar dahilinde birçok şehre gidip oraları gezerek tanıma ve öğrenme fırsatı bulur. Sezai Karakoç yedi sene parti genel başkanlığı vazifesinde bulundu. Daha sonra parti gereken özeni göstermediği için kapatıldı. Sezai Karakoç 2006 senesinde kültür bakanlığı tarafından ödül almaya layık görüldü.
Ödülü aldığı Bakanlığa, paranın yarısını kültür sanat işleri için kullanılmasını ve öbür yarısını da posta yoluyla açıkladığı adrese gönderilmesini istedi.
Sezai Karakoç Edebi Kişiliği
Yazar şiirle alakalı bütün bildiklerini ve hissettiklerini kaleme almıştır. Yazdığı “ Edebiyat Yazıları “ adlı eserinde şiire olan bağlılığı ve tecrübesi sayesinde gönülleri fethetmeyi başardı. Sezai Karakoç’un şiirleri metafizik bir yolla yazılır. Türk şiiri de zaten böyle bir yapıya sahiptir. Lakin şiirdeki metafizik olayı Tanzimat Döneminin gelmesiyle tamamen farklı bir hal alır
Sezai Karakoç Eserleri
Şiirleri
– Körfez (1959)
– Şahdamar (1962)
– Hızırla Kırk Saat (1967)
– Sesler (1968)
– Taha’nın Kitabı (1968)
– Kıyamet Aşısı (1968)
– Gül Muştusu (1969)
– Zamana Adanmış Sözler (1970)
– Şiirler (1975)
– Ayinler (1977)
– Leyla ile Mecnun (1981)
– Ateş Dansı (1987)
– Alınyazısı Saati (1989)
Deneme ve İncelemeleri
– Yunus Emre (1965)
– Yazılar (1967)
– İslamın Dirilişi (1967)
– İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü (1967)
– Mehmet Akif (1968)
– Mağara ve Işık (1969)
– Edebiyat Yazıları 1 (1982)
– Edebiyat Yazıları 2 (1986)
Ödülleri
– 1968 Milli Türk Talebe Birliği Milli Hizmet Madalyası
– 1970 Sürgündeki Macar Yazarları Gümüş Madalya Ödülü
– 1982 Türkiye Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü
– 1988 Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü
– 1991 Dünya Sanat ve Kültür Akademisi Ödülü