Doğu Anadolu’daki yaşamı konu edinen Cemo, Kemal Bilbaşar tarafından 1966 yılında yazılmıştır ve yazarın üçüncü romanı olarak karşımıza çıkmaktadır. 1910’da Çanakkale’de doğan Kemal Bilbaşar, sosyal gerçekçi bakış açısıyla köy romanları kaleme almaktadır. Cemo, 1967 yılında Türk Dil Kurumu’nun ödülüne layık görülerek yazarını gururlandırmıştır. Zaman zaman destan olduğu düşünülen romanda, bir topluluk hikayesi ortaya konmaktadır. Dağlarda büyüyen asi bir kız olan Cemo’nun cumhuriyetin daha ilk zamanlarında yaşadığı destansı hikayesi ve Türk, Zaza, Kürt toplumlarında o zamanda yer etmiş ağa ve komutanlık gibi kavramlar yüzünden başından geçen sıkıntılar anlatılır. Aynı zamanda roman, Kürt toplumunun Mustafa Kemal’e olan bağlılığının üstünde durması açısından da dikkat çekmiştir.
Romanın Konusu
Cemo romanının konusu, Cano ve ana kahraman olan kızı Cemo’nun hayat hikayesi ve Sorikoğlu ile Cemo uğruna mücadeleye giren Memo’nun yaşadıklarıdır.
Romanın Özeti
Cemo romanının özeti şu şekildedir:
Çalıştığı yerde en gözde çalışanlardan olan değirmenci Cano’ya çok güvenen beyi tüm kişisel işlerini ona yaptırmaktadır. Bey, Kevi adında bir kıza sevdalanmıştır fakat kızın babası onu daha zengin bir beye para karşılığı verir. Kevi’nin az bir zaman sonra gelin olacağını hazmedemeyen bey, Cano’dan kızı kaçırıp getirmesini ister. O gün geldiğinde Kevi’yi kaçıran Cano kıza aşık olur. Kevi’nin de bu aşka karşılık vermesi birdenbire her şeyin değişmesine sebep olur. Cano’nun beyinden ve Kevi’nin babasından kaçarak üç sene hayatta kalmaya çalışırlar. Cemo adında bir kız dünyaya getiriler. Nihayet üç sene sonunda beyler yakalarını bırakır ama yeni bir dertleri vardır. Deniz gibi gözleri, sapsarı saçları olan paşa(Atatürk) ağalık devrini kapatmış, beyler de çıkarları için bir çıkış yolu aramaya başlamıştır.
Şeyh Mahmut isimli bir beyin yanında kalmaya başlayan Cano, eşini onlara emanet eder. Bu arada Kevi yeniden gebedir. Cano’nun askerlik görevini yerine getirmesi gerekmektedir. Başarılı bir erlik yaşayan Cano geri döner ve biraz birikmişi de vardır artık. Sürekli hayaller kuran Cano geri döndüğünde tatsız bir durumla karşılaşır. Hamile karısı, doğum yapmak için oradan ayrılmış fakat geri dönmemiştir. Bir zaman sonra gelen, Kevi’nin öldüğü haberi Cano’yu mahvetmiştir.
Cemo’yu da yanına alarak bir değirmene gider ve değirmencilik yapmaya karar verir. Tüm ilgisini kıza vermekte ve onu düzgün bir şekilde büyütebilmek için çabalamaktadır. Sağlam duruşlu, güzeller güzeli bir kız olan Cemo’ya varlıklı herkes talip olmaktadır. Ancak Cano kızını, onu el üstünde tutacak birine vermek ister. Para onun için önemli değildir. Cemo’ya takmış olan Sorikoğlu, onu inatla ister. Cano bu duruma karşıdır. Avukat bir oğlu olan Şeyh Mahmut, ondan etkilenerek köyü elden çıkarmaya karar verir. Sorikoğlu hiç beklemez ve köyü almaya karar verir. Böyle bir şeyin olmasını asla istemeyen Cano, Sorikoğlu’nun yapacağı kötülükleri tahmin edebilmektedir.
Sorikoğlu düşünür taşınır ve Cemo’yu kaçırmaya karar verir. Çok güçlü bir kız olan Cemo, ona karşı koyabilir ve Sorikoğlu başarısız olur. Cano, kendini koruyabilmesi için kızına dövüşmeyi öğretmiştir. Düşünür ve karlı günler geldiğinde dövüşte galip gelen kişiye kızını vermeye karar verir. Köydeki tüm gençler o günün gelmesini gözler.
Ailesi Şeyh Sait tarafından katledilen Memo’yu dayısı büyütmüş ve çan yapma sanatını ona öğretmiştir. Memo yolda giderken bir kız görür. İsmi Senem olan bu kız, bir şahın kızıdır ve Memo ona aşık olur. Kızı babasından istemeye karar veren Memo, bey olmadığı için hem kapı dışarı edilir hem de tutuklattırılır. Askerlik için Diyarbakır’a gitmesi gereken Memo, Senem’i çok özleyeceği için üzgndür. Memo ilk zamanlarda bir komutanından sürekli dayak yer. Komutan onun Zaza olduğunu düşünmektedir. Peşine gelen komutan tam aksidir ve ona gayet yakın davranmıştır. Askerliği bittiğinde dönen ve Senem’in başka birine verildiğini duyan Memo, kahrolur. Memo başka bir kıza bakamayacağını düşünür fakat yengesi onu evlendirmek için çabalamaktadır.
Bir gün Memo iş vakti Cemo ile rastlaşır. Cemo’nun çok yabani olduğunu düşünür ama onu hayran olmuştur. Kızını istediğini Cano’ya söyler. Cemo da ilk defa kabul etmiştir ve Cano bu durumdan büyük mutluluk duymuştur. Karısını da alıp dayısının yanına giden Memo’ya yengesi çok öfkelenmiştir ve çıkıp gider. Kendisinin istediği kızı almayan Memo’ya çok kızmıştır. Cemo bu evde çok zorlanır, ev işinden anlamamakta ve komşu kadınlarla sürekli kavga etmektedir. Bu arada Sorikoğlu Cano’ya hayatı dar edebilmek için köyü satın almıştır. Memo, Cano’dan gelen yardım talebiyle birkaç insanı bir araya getirir. Komutanının yardımları sayesinde devletten tapulu arsalar almıştır. Bu grupla beraber oraya göç ederek ve arsaları kullanarak ağalara vergi vermeyeceklerini düşünür. İlk zamanlar her şey yolundadır fakat daha sonra Sorikoğlu onlara rahat vermez.
Memo çan satmaya başlamıştır çünkü karısı gebedir. Bir gün Sorikoğlu’nun tuzağına düşer. Öldüğü düşünülür ama o kurtulmuştur. Bu arada Senem ile tekrar rastlaşır. Onu kuma olarak getirmeye karar verir. Senem’in oymağının beyi olmuştur artık. Memo’nun aklı Cemo’da kalır ve geri dönmeye karar verir. Geri döndüğünde Sorikoğlu’nun, birçok yeri yakıp kül ettiğini ve bir sürü köylünün katledildiğini görür. Cemo’yu kaçırmak isteyen Sorikoğlu, onun gebe olduğunu öğrenmiş ve karnına vurmuştur. Memo hastaneye Cemo’yu görmeye gider ama çocuğunun öldüğünü öğrenir. Bu işten Sorikoğlu’nun sorumlu olduğunu anlar. Onu öldürür, evini yakar ve karısını kurtarır. Memo, Cemo ve babası Cano’yu da alarak Dersim’e gitmeye karar verir.
Romanın Kahramanları (Kişileri)
- Cemo
- Cano
- Memo
- Kevi
- Sorikoğlu
- Senem
- Şeyh Mahmut
Romanın İncelemesi
Cemo romanının incelemesi yapıldığında, Doğu Anadolu’da hakim olan ağalık düzeni, farklı topluluklar ve siyasi olayların yöresel bir üslup ile işlendiği görülmektedir. Eserde halk dilinin baskın olması, akıcılık ve samimiliğin artmasında büyük rol oynamıştır. Toplumcu gerçekçi bakış açısıyla yazılmıştır.