Çölde Bir İstanbul Kızı romanı 1962 yılında ilk baskısı çıkmıştır. Osmanlı Döneminden esin alınmıştır. İstanbul’dan başlayıp Şam’da son bulan açıklı bir aşk hikâyesidir. Hikayenin sonu diğer hikayelere göre çok mutsuz bitmişti.
Kitabın Ana Fikri
Başınıza gelecek iyi ya da kötü olayların nerede ve ne zaman olacağını bilemezseniz. Tanıştığınız insanın özellikleri sizin özelliklerinize tamamen ters olsa da birbirinizi sevmeye engel olamıyor. Ön yargılı olmak insana hiçbir şey kazandırmaz.
Kitaptaki Karakterler
Şermin: Erkek gibi yetişen alımlı güzel bir genç kızdır. Gururlu, şımarık, sinirli ve yaşamaktan her zaman keyif alan birisidir.
Fikret: Çete lideri, kadınlara karşı bir his beslemeyen katı kurallı, yakışıklı bir adamdır.
Arif: Paşanın güvendiği adamlardan biridir. Şermin’in nişanlısı, kadınlara iletişimi zayıftır.
Nazım Paşa: Kızını her şeyden üstün tutan bir baba ayrıca iyi bir komutandır.
Kitabın Özeti
24 yaşında genç ve güzel bir kız olan Şermin, uzun kirpiklerinin adeta bir cevher gibi gözlerinin etrafını sardığı ve o dönemdeki hiçbir kızda olmayan saçları resmen şöhret konusuydu. Selvi boylu olan Şermin, beyaz atlı prensi olmadığını söylerdi. Dönemin gençleri Şermin’e yabani gül diye sesleniyordu. O dönemde kimseyle evlenmemek kötü düşünceye sebep verdiği için Şermin, zoraki olarak Yüzbaşı Arif Bey’le nişanlıydı. Şermin’in babası Nazım Paşa’nın sağ kolu olarak nitelendirilen Yüzbaşı Arif boylu postlu, yakışıklı bir delikanlıydı. Romanın sahra çöllerine dayanma sebebi, Şam Valisi Abdullah beyin hanımı Fahrunnisa hanımefendi çöl çetelerinin saldırasın da kaçırılmıştı. Aradan geçen 4 gün içeresin de Fahrunnisa Hanımdan haber alınamadı. Şam Gazeteleri olayı tamamen doğru bilmemesine rağmen Fahrunnisa hanımının öldüğünü yazıyordu. Çöl çetesi hakkında yalnızca reisinin kaçırdığı kızlara vahşice tecavüz ettiği ve fidye karşılığında geri kaçırdığı yere bıraktığı biliniyordu.
Şermin Hanım duydukları karşısında çok sinirlendi ve babasının yanında intikam almak için geldi. Erkek gibi kılıç tutması ve erkek gibi davranmasıyla bilinen Şermin, çölde istediği hareketleri yapamadı. Bir ordu adamla çölde 30 gün boyunca bir iz aradılar fakat buldukları sarı kumdan ibaretti. Şermin umutsuzca çadırdan oturmaktan, yol yürümekten çok sıkılmıştı ve babasına bu durumu açmıştı. Şermin ve babası sohbet ederken bir asker içeriye girdi, ileride bir meyhanenin olduğunu söyledi. Şermin, bu haberi duyunca babasına meyhaneye gitmek için ısrar etmeye başladı. Babası sıkıntıdan patlamış kızını görünce dayanamadı. Meyhaneye gitmesini yalnız yanında Arif Paşa ve bir grup askerle gitmesine razı olursa izin vereceğini söyledi. Şermin, babasının şartlarını kabul etti ve meyhaneye gitmek için yola çıktılar. Meyhane gittiklerinde içmeye başladılar. İçkinin dozunu çok kaçıran Yüzbaşı Arif ayakta bile duramıyordu. Ansızın meyhanede büyük bir gürültü koptu içeriye çöl çetesi ve reisi girdi. Çöl çetesi reisi Fikret’i Şermin daha önce hiç görmemişti ve uzun süre göz göze kaldılar.
Fikret’in yabani adamları iyice eğlencenin dozunu kaçırmaya başladı. Şermin, daha fazla dayanamadan çöl çetesine bağırmaya başladı. Yüzbaşı Arif’te içkinin etkisiyle bir sürü anlamsız davranış sergiliyordu. Şermin’in bağırmasını sindiremeyen çöl çetesi üyesi Şermin’e doğru yabani bir şekilde saldırmaya kalktı. Tam Şermin’e zarar verecekken, Fikret bağırarak adamına oturması gerektiğini söyledi. Fikret, daha önce hiçbir kadını adamlarına karşı korumamıştı ayrıca adamları Fikret’e çok kötü bir şekilde bakmaya başladı. Meyhanede büyük sessizlik olunca, Şermin utancından meyhaneden koşarak uzaklaştı. O gece Şermin, uyumadan önce saatlerce Fikret’i ve gözlerinin güzelliğini düşündü. Şermin, yaşananları babasına anlatmak için sabahı bekleyemedi gece koşarak babasının odasına girdi. Uykusundan biranda uyanan babası, başta kızsa da kızını dinlemeye başladı. Yaşananları olan biten her şeyi babasına anlattı ve intikam alması için babasını doldurdu. Babası, Şermin’in dediklerini can kulağıyla dinledikten sonra 1 ordu adam ayarlattı. Başlarına Yüzbaşı Arif Bey’i komutan olarak görevlendirdi. Tüm gece çöl çetesini ve Fikret’i aradılar. Ayrıca meyhaneye bir manga adam koydular. Meyhanede günlerce çeteyi beklediler o sırada Şermin, meyhaneciyle dost oldu. Meyhaneci, Şermin’e seni koruyan adam çöl çetesinin lideriydi diye fısıldadı. Şermin, yaşananların üstüne bunlar olduğunu duyunca daha fazla sinirlendi ve artık tüm ordu meyhanede çöl çetesini bekliyordu. 5. günün gecesinde çöl çetesi meyhaneyi bastı ve orduyla kılıç kılıca savaşmaya başladılar. Savaşın bitiminde Şermin esir düşmüş, ordu çok büyük zarar almıştı. Arif Bey kurtulmuştu.
Şermin, artık vahşi çöl çetesinin elindedir. Çöl çetesi Şermin’i tecavüz etmek için kura çekeceklerdi. Fikret, bu durumdan çok rahatsızdı ve Şermin’in buna maruz kalmasını istemiyordu. Fikret, bu durumu değiştirecek bir yol arıyordu ve Şermin’i bir daha korursa çete tarafından suçlu bulunurdu. Kura çekimi bitti. Gaffur adında pis ve vahşi bir çete üyesi Şermin’le geceyi geçirecekti. Şermin’i kazandığını duyunca hemen kucaklayarak Şermin’i hızlıca odaya taşıyordu. Şermin’in üstüne atıldı. Çocukluğundan beri erkek gibi yetişen Şermin hemen mücadele etmeye başladı. Şermin, başucunda duran tabancayı kavradı ve Gaffur’u orada vurdu. Silah sesi duyulduğu anca çete üyeleri koşarak çadıra geldi. Şermin’i döve döve çadırdan dışarıya attılar. Şermin, Gafur’u vurduğu için idam cezasına çarptırıldı. Gün doğumunda Fikret tarafından öldürülecekti. Fikret, çete üyelerinin aldığı idam kararını istemeyerek kabul etti ve odaya Şermin’in yanına gitti. Şermin ve Fikret bütün gece sohbet etti. Şermin ve Fikret’in birbirinden hoşlandıkları her hallerinden anlaşılıyordu. Sabah olmuştu ve çete üyeleri Şermin’in cansız bedenini almak için kapıya vurdu. Fikret, Şermin’i onlara verecek değildi, hemen pencereyi açtı ve oradan kaçmaya başladı. Fikret, kaçak hayatına Şermin’le devam edemeyeceği için Şermin’i babasına teslim etti. Fikret’i orada tutukladılar. Şermin ve babası Fikret’in serbest kalması için elinden geleni yapmaya çalıştı fakat işlediği suçlardan dolayı serbest bırakılmadı. Mahkeme Fikret’in aleyhine idam kararı çıkardı. İdam günü gelmeden Şermin ve Fikret sohbet etmek için buluştu. İkisi de birbirini sevdiğini söyledi. İdam gerçekleşti ve Fikret asılarak öldü. Şermin’de saatlerce ayaklarının altında ağlayarak durdu.
Kitabın Yazarı
Esat Mahmut Karakurt, 1902 senesinde Mahmut Nedim Bey’in oğlu olarak dünyaya geldi. Aşk ve maceracı anlatımıyla romanlarını yazdı. Eğitimini İstanbul Üniversitesi’nde tamamladı. Galatasaray Lisesi’nde genç öğrencilere Türkçe eğitimi verdi. 1961 yılında 5 yıl boyunca Şanlıurfa milletvekilliği görevini icra etti. 15 Temmuz 1977 yılında öldü, cenazesi Zincirli Kuyu Mezarlığı’na konuldu.