Dağları Bekleyen Kız kitabında eşkıyaların dağlarda fink attığı zamanlarda bir kız istemediği halde dağ çetelerine katılması için zorlanıyor. Bir genç subayın dağlarda eşkıyalarla savaşması sonucunda oluşan aşkı anlatıyor.
Kitabın Ana Fikri
Başımıza ne iş gelirse gelsin vatanımızı her zaman çok sevmek ve vatan için birçok fedakârlık yapmak gerekiyor.
Kitabın Konusu
Dağları Bekleyen Kız romanında Cumhuriyet’in yeni kurulduğu zamanlarda inkılâpları taşlamak için isyanlar başlatan eşkıyaların dönemini anlatıyor. Türk askerinin büyük fedakârlığıyla bu isyan hareketleri bastırıyor. Eşkıyalardan biriyle askerin aşkı anlatıyor.
Kitabın Karakterleri
Mülazım Adnan: Konuşmaları ve insanlara sergilediği tavırlara göre mert ve edepli biridir. Çok iyi bir Türk pilotudur.
Şeyh Fuat: Zeynep’i zorla eşkıya yapan adamdır ve babasıdır. Devlete ve meclise başkaldıran bir eşkıyadır.
Zeynep: Devlete ve meclise başkaldıran Şey Fuat’ın kızıdır. Adnan’a âşık olan kızdır.
Mülazım Servet: Eşkıyalar tarafından yaralanan Nermin’in nişanlısıdır. Bir daha ki yaralanmasında ölen bir Türk subayıdır.
Ahmet Astsubay: Olaylar onu dağlara itmiş. Dağlardan bir daha inememiştir. Vatanının seven bir Türk evladıdır.
Nermin: Sevecen ve güzel düşünen bir insandır. Mülazım Servet’in nişanlısıdır.
Kitabın Özeti
Ağrı’ya bağlı Karaköse kasabasına 19 Eylül 1930 tarihinde operasyondan dönenen 9 Türk uçağı iner. Teğmen Celal tarafından kullanılan uçak bu filoyla iniş yapmamıştır. Asileri öldürmek için yürütülen operasyonda Komutan Nuri’nin emirlerini yerine getirmeyip ölümüne saldırı yapmaya çalışmış. Bu saldırıda ağır yara alarak diğer pilotların iniş bölgelerine zor inmiştir. Tüm müdahalelere rağmen kanaması durdurulamayıp kız kardeşi ve annesini emanet ederek ölmüştür. Aradan bir hafta geçtikten sonra Teğmen Cemal’in yerini almak için Üsteğmen Adnan kışlaya giriş yapar. Üsteğmen Adnan’ın geldiği sırada eşkıyalara saldırı yapan filoya iniş gerçekleştirir. Yapılan saldırıda Teğmen Sermet yaralanmıştı. Binbaşı İhsan, Sermet’in durumunu takip etmek için hastaneye gelir. Orada Adnan Üsteğmeni görür. Yanına gelerek diğer silah arkadaşlarıyla tanışmasını sağlar. Teğmen Sermet’in tek bir isteği vardır. Adnan Bey’in kızı Nerime’ye bir şey anlatılmamasını ve 3 günlüğüne başka bir yere göreve gittiğini söylenmesini ister. İki hafta sonra Teğmen Sermet iyileşmiş ve Nerimey’le nişanlanarak muradına ermişti. Birgün Üsteğmen Adnan, Nerime ve Teğmen Sermet ağrı dağını gezmek içi uçakla kalkış gerçekleştirir. Nerime, eşkıya kızı Zeynep’i çok merak etmiş ve mevkisini görmek istemişti. O tarafa bakarken eşkıyaların ve Zeynep’in hareket halinde olduklarını görüp bomba atmaya başladılar. Eşkıyalar uçağa uzun namlulu tüfekler ateş açtı, açılan ateşte Teğmen Sermet orada öldü.
2 hafta içerisinde 2 asker ölümü artık fazla olmaya başlamıştı. Alınan kararla tüm birlikle eşkıyalara ölüm yağdırılması konusunda fikir birliğine varıldı. Fakat eşkıyaların kaldıkları yer, silah durumları, kişi sayıları belirlenemediğinden operasyon başlayamadı. Üsteğmen Adnan, bu konuda öncü olarak gerekli istihbaratı sağlayacağını söyledi. Bir operasyon oluşturur ve sabah 2 uçakla operasyon başlar. Üsteğmen Adnan, eşkıya kılığına bürünmüş uçakların gizlice onu yere indirmesi sonucunda operasyonun bu kısmı başarıyla gerçekleşmişti. Dağın ortasında ne yapacağını bilmediği için hızlı adımlarla yürümeye başlar. Öğlen vakitlerinde eşkıyaların karşıdan geldiğini görür. Eşkıyalardan biri Adnan beyi bir tanıdığına benzetir. Kamp liderinin yerini soran Adnan, o yere doğru ilerlemeye başlar. Yolda Arap İhsan’ın eşkıyaları ile karşılaşır. Aralarında Ahmet Çavuş’un olduğunu görünce çok şaşırır. Eşkıyalar görmeden Ahmet Çavuş’a ne olduğunu sorar ve Ahmet Çavuş esir düştüğünü söyler. Adnan ve Ahmet Çavuş gece boyu plan yapar. Adnan Bey, İhsanın dolabını karıştıracak bulduğu bilgileri alıp gün doğumuyla gelecek olan uçakla kaçacağını söyler. İkisininde kaçtığı zaman çok ses çıkacağında Ahmet Çavuş eşkıyalarla kalır. Uçakların inme koordinatlarına gelen Üsteğmen Adnan telaşla beklemekteydi. Arkasından bir kadın sesi duydu. Ses yaklaşan uçakları patlatacak tuzakların yapılması için yardım et dedi. Yanında Adnan Bey’in iki katı kadar büyük bir adam vardı. Adnan Bey, belindeki belik tabancasıyla adama ateş eder. Korkuyla irkilen kadına silahın arkasıyla bir tane geçirir. Silahsız birini öldürmek doğru olmadığını düşündüğü için onu esir alır. Esirle uçağı bekleyene kadar sohbet eder ve iyi bir insan olduğunu anlar. Esir isminin Zeynep olduğunu ve dağlara suçsuz yere öldürülen sevdiğinin intikamını almak için çıktığını söyler. Adnan Bey’de Zeynep’in başından geçenleri hiç gözünü kırpmadan dinler ve Zeynep’e âşık olmaya başlar.
Artık gün doğmaya başlar. Zeynep, Adnan’a bütün kamp ve eşkıyalar hakkında bilgi vermiştir. Adnan, vakit kaybetmeden karargâhtaki komutanlara durumu anlatır. Tüm birliklerini dağlara gönderen komutan çok başarılı bir operasyonla eşkıyaların hepsini öldürür. Aralarından 3 kişi esir olarak alınır. Bu esirlerden birisi de Zeynep’tir. Zeynep ve Adnan yakınlaşması tüm karargâha yayılır, komutan çok öfkeli şekilde Adnan’ı dinlemeye başlar. Adnan, yürütülen operasyonun sağlanmasında ve bilgilerin doğru şekilde ulaşmasında Zeynep’in payının olduğunu söyle de kimse ona inanmaz. Zeynep, Nerime’nin varlığından haberi vardı. Nerime’yle konuşmak ister ve bir ara getirilir. Nerime, çevresindekilerle konuşarak sadece Zeynep’in 2 ay tutuklanmasını sağlar. Adnan Bey ve Zeynep evlenerek İstanbul’da güzel bir hayat sürer.
Bu roman 1934 yılında yazılmış ve basımı sağlanmıştır. Senaryo dilini anımsatan sade bir dille yazılmıştır. Bu roman gibi yazarın 15 romanı da filme alınmıştır.
Kitabın Yazarı
Esat Mahmut Karakurt, 1902 senesinde Mahmut Nedim Bey’in oğlu olarak dünyaya geldi. Aşk ve maceracı anlatımıyla romanlarını yazdı. Eğitimini İstanbul Üniversitesin ’de tamamladı. Galatasaray Lisesi’nde genç öğrencilere Türkçe eğitimi verdi. 1961 yılında 5 yıl boyunca Şanlıurfa milletvekilliği görevini icra etti. 15 Temmuz 1977 yılında öldü, cenazesi Zincirli Kuyu Mezarlığı’na konuldu.