Dağların Gözyaşları, kitabı dağlarda senelerdir insanların canlarına ve mallarına kast eden PKK terör örgütünün gerçek yüzünü satırlara aktarmaya çalışmıştır. PKK’ya bir asker gözüyle bakılarak yazılmış olan bir kitaptır.
Kitabın Konusu
PKK terör örgütünün arkasındaki devletler ve PKK’nın gerçek yüzünün ne olduğu anlatılır.
Kitabın Özeti
PKK terör örgütünün kurulma amacı Türk milletinin tarihine ve topraklarına leke sürülmek istenmesidir. Buradan yola çıkarak devletler kendi ekonomi ve bağımsızlıklarını oluşturamaz ise diğer devletlerin ekonomik baskılarını üzerinde hissetmeye başlar. Türkiye, her zaman kendi ekonomisini ve bağımsızlığı kurmaktadır. Fakat dış kuvvetlerin bu durum hoşuna gitmediği için Güneydoğu Anadolu da yaşayan insanlara sözde sizin hakkınız diye potansiyel asker yetiştirilmeye çalışılmış ve ülkenin toprakları böl, parçala ve işle mantığıyla esir edilmeye çalışıldı. Dış güçlerin o bölgede asker toplaması gerekiyordu. Bölgenin cehalet ve gelişmişlik durumu iyi olmadığı için devlet düşmanı olacak şekilde yetiştirilmeye başlandı.
Bu amaçla bizimle dost olarak geçinilmek zorundaydı. PKK’ya destek vermiş insanlar onlara maddi ve manevi gelir sağlamışlar hala da sağlamaya devam ediyorlardır. Dış güçlerin PKK terör örgütünü güçlendirmek için kendi askeri güçlerinde ve mühimmatlarından verdiği kanıtlanmıştır. Amaçları düşündükleri bölgede bir piyon devleti kurmak ve o bölgenin ilerlemesine engel olmaktı. O bölgede en çok ilerlemeye çalışan ülke Türkiye Cumhuriyeti idi. Askerlerden bazıları Ermeni, Suriyeli çocuklardan oluşuyordu. Çocukların erken yaşta kaçırılması ve Türkiye’ye zarar verecek şekilde büyütülmesi onları sapık, akli dengesi olmayan insanlar haline getirdi. Bu tür olaylara destek veren Fransa, Ermenistan, Suriye ve Almanya gibi dost görünen ülkelerdir.
Bu insanların belirli yaşa kadar görmüş olduğu sapık eğitimden sonra belirli devletlere ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Güneydoğu Anadolu bölgesine gönderilmesinin en büyük sebebi o bölgelerde hırsızlık, kaos, tecavüz gibi olaylar çıkarılması gerekliydi. Güneydoğu’da yapılan bu iğrenç provokasyonların temelinde dış ülkelerin sağladığı maddiyat büyük rakamlardan oluşuyor. Sağladıkları maddiyatın asıl sebebi kürt vatandaşları o bölgede yıldırmak ve PKK’ya karşı hoşgörü besleyenleri nitelikli asker olarak kullanmaktı. PKK’nın il ve ilçelerdeki oluşumları Türk vatandaşlarına zarar vermek için kullanılıyordu. O dönemde yaşanan ekonomik sıkıtınlar sayesinde PKK giderek güç kazanmaya başladı. Hükümetin izlediği yanlış tutum sayesinde kürt halkı desteğini PKK’ya doğru çevirmeye başladı. Asıl uygulanması gereken politika PKK’nın yerel desteğinin kesilmesi ve destek verenlerin belirlenmesiydi.
İstenilen politika şu şekilde açıklanabilir. Birbiriyle asırlardır komşu olarak yaşayan iki devletin yer üstü ve yer altı zenginliklerine göz dikmiş 3. Bir devlet düşünün. 3 devlet bu iki devleti birbirine düşürmek için plan hazırlar. Plan şu şekildedir: O coğrafyanın zenginliklerini kültürünü, dilini ve davranış biçimini bilen 2 grup hazırlatır. Gruplar iki devlete ayrı ayrı dağılarak diğer devletin toplarına göz koyduğunu gizlice savaş hazırlığı yürüttüğüne dair dedikodu yayar. Dedikodular hızlı bir şekilde halkın olduğu yerlerde konuşulmaya başlanır. Halktan gelen bu sesleri duyan krallar şaşkınlık içinde savaş hazırlığı yapmaya başlar. Savaş gerçekleşir asırlardır birbiriyle dost olan devletler birbirini vahşice yararlar ve güçten düşürür. Verilen onlarca kayıptan sonra bu adi planı hazırlayan 3. Devlet dostlukların bozulmaması adına arabuluculuk yapmak ister. 3. Devletin teklifi şu yönde olur: herhangi bir kural ihlalinde savaşın çıkmaması için her iki ülkede de askeri birliklerinin bulunması ve barışa destek olmalarını ümit ettiğini söyler. Bu dostça tutumu birbirine tonlarca zarar vermiş iki devlet tarafından çok iyi karşılanır. Arabulucu devletin askerleri en kritik noktalara yerleşir. 3. Devlet askerlerini orada geliştirerek iki devleti de işgal eder. 3. Devlet bu iki devletin bağımsızlığını ve kaynaklarını ellerinden alır. Arabulucu devletin halkı, askerleri refah ve sağlık içerisinde yaşarken gaflete düşmüş devletin insanları acı içinde hayatlarına devam eder.
Bu örnekte görüldüğü gibi Türkiye’nin bu iki devletten birisi olmaması için Güneydoğu Anadolu’yla her zamankinden daha fazla ilgilenmesi gerekir. Cehalet ve eğitimsizlik her kötü şeyin başlangıcı olduğu gibi toplumları yıkan en büyük kavramlardır. Güneydoğu halkına dış güçler tarafından öğretilen zararlı bilgiler devletlerinden ve toplumlarından soğumalarına sebebiyet vermiş ve onlara maddi destek sağlayan dış güçlerin oyuncakları haline gelmişlerdir.
Kitabın Yazarı
A.Necati Ulunay Ucuzsatar 1949 yılında doğdu. İstanbul’da yaşayan ve 11 yaşında Selimiye Askeri Ortaokulu’na gitti. Harp Okulu, Dağ Komando ve Kuleli Askeri Lisesinde öğrenim gördü. Öğrenimini eksik görmesiyle Kara Harp Akademisi ve İngiltere Kurmay Kolejinde tamamladı. Marmara Üniversitesi’nde tarih üzerine uzmanlık doktorasını aldı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ve Azerbaycan Türk eğitim birliğinde öğretmenlik yaptı. Bilgili ve ileriyi görebilen bir kumandan olabildiği için Tugay K. Yardımcısı olarak 1997 yılında terör örgütüne üye olan insanlarla savaşmak zorunda kaldı. Tarih ve Medeniyet Dergisi, Töre ve Türk Tarih Dergisi olmak üzere 3 adet makale yazdı. Vatanı için her zaman çok büyük hizmetler vermiş. Bu vatanın bölünmemesi için Dağların Gözyaşları kitabında önermelerde bulunmuştur.