Burdur İline bağlı Akçaköy’de 1929 yılında dünyaya gelmiş olan sanatçı 1999 yılında Almanya’da vefat etmiştir. Fakir Baykurt hayatı ve eserleri incelendiğinde, Türk edebiyatına olan katkısı net bir şekilde anlaşılmaktadır. Kendi halinde orta direk bir ailenin çocuğu olan sanatçı taşrada çocukluk yıllarını geçirmiştir. Gönen Köy Enstitüsünden mezun olduktan sonra 1948 – 1953 yıllarında köy öğretmenliği yaptı.
Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nden 1955 senesinde mezun olunca, Sivas’ta eğitmenlik ve müfettişlik görevini üstlendi.
‘’Yılanların Öcü’’ adlı ilk romanı piyasaya çıkınca Fakir Baykurt Bakanlığın hizmetinde çalışmaya başladı. Bu yıllarda tahsiline devam etmek üzere Amerika’ya gitti. Burada Indiana Üniversitesi’nde ders araçları ile ilgili eğitim gördü.
Eğitimini tamamladıktan sonra, ülkesine dönüp Türkiye Öğretmenler Sendikası’nda çalıştı. Aynı zamanda Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonunda Genel başkanlık görevini üstlendi.
1969 yılında katıldığı boykot nedeniyle uzaklaştırma aldı. Bu durumun üzerinden iki yıl geçtikten sonra istifasını verip görevinden ayrıldı.
12.03.1971 yılında Kenan Evren döneminde sıkıyönetim ilan edildi. Ve sanatçı sıkıyönetim baskısıyla tutuklandı. Mahkeme önlerinde yıllarını geçirip yargılandıktan sonra, hapisten çıkarılmasına karar verildi. Bu sonuçla birlikte sanatçı Almanya’ ya gidip, ülke topraklarını terk edecektir.
Edebi Karakteri:
- Kaleme aldığı onlarca eserden, özellikle hikaye ve roman türünde ivme kazanmıştır.
- 1950 – 1970 yılları arasında geçen sürede köylerde yaşanan sorunlar ve bilinmeyenleri fazlasıyla işleyerek toplumsal bilinç uyandırmıştır. Bu anlamda ünlenmiştir.
- Roman ve hikayelerinde genellikle hakları yenilen, çaresiz köylü toplumu işlenmiştir.
- Yazdıklarında camii hocalarıyla, öğretmenleri karşı karşıya getirmesi tenkit almasına neden olmuştur.
- Sıradan ve kolay sunumlar yaparak anlaşılır bir Türkçe ile yazılarını kaleme almıştır.
- Taşra kesimini zaman, zaman mizahını yapan sanatçı yazılarında abartılı dil kullandığı da görülmüştür.
- ‘’Fesleğen Kokulu’’ edebiyat dalında ilk şiiridir.
- Realist bir yazar olduğu kadar, konularını toplumdan esinlenerek yazmıştır
Fakir Baykurt’un Eserleri:
Türk Edebiyatına pek çok eser kazandırmış olan Fakir Baykurt Eserleri şu şekildedir,
Romanları:
- Yılanların Öcü
- Irazcanın Dirliği
- Onuncu Köy
- Amerikan Sargısı
- Tırpan
- Köygöçüren
- Keklik
- Kara Ahmet Destanı
- Yayla
- Yüksek Fırınlar
- Koca Ren
- Yarım Ekmek
- Kaplumbağalar
Öyküleri:
Fakir Baykurt Öyküleri şu şekildedir:
- Çilli
- Efendilik Savaşı
- Karın Ağrısı
- Cüce Muhammet
- Anadolu Garajı
- On Binlerce Kağnı
- Can Parası
- İçerdeki Oğul
- Sınırdaki Ölü
- Gece Vardiyası
- Barış Çöreği
- Duirsbug Treni
- Bizim İnce Kızlar
- Dikenli Tel
Toplum ve Eğitim Yazıları:
- Efkar Tepesi
- Şamaroğlanları
- Kerem ile Aslı
- Kale Kale
- Kaplumbağalar
Çocuk Kitapları:
- Topal Arkadaş
- Yandım Ali
- Sakarca
- Sarı Köpek
- Dünya
- Güzeli Saka Kuşları
Şiirleri:
Fakir Baykurt Şiirleri şu şekildedir.
- Bir Uzun Yol
- Dostluga Akan Şiirler
Aldığı ödüller:
- Sanat Ödülleri (Sınırdaki Ölü)
- Türk Dil Kurumu Roman Ödülü (Tırpan)
- Sait Faik Hikâye Armağanı (Can Parası)
- Orhan Kemal Roman Armağanı (Kara Ahmet Destanı)
- Tiyatro 79 Dergisi tarafından Yılın Oyunu Ödülü (Sakarca)
- Avni Dilligil Tiyatro Ödülü (Tırpan)
- Berlin Senatosu Çocuk Yazını Ödülü (Barış Çöreği)
- Alman Endüstri Birliği (BDI) Yazın Ödülü (Gece Vardiyası)
- Sedat Simavi Roman Ödülü (Yarım Ekmek)
- Yaşam Radyo Ustalara Saygı Onur Ödülü
- Pir Sultan Abdal Derneği Ödülü
Yılanların Öcü: Eserinde yazar, insanlar arasında ki farklılıklardan bahsederken, kuvvetli olanın kuvvetsiz tarafıyla mücadelesi tasvir edilmiştir. Taşrada geçen olayları konu alan kitapta, fakir bir köylü olan Bayram’ın toprağı için verdiği mücadele hisli bir şekilde yazılmıştır. Aynı zamanda bu eser sinemaya da uyarlanmıştır.
Kaplumbağalar: Yazar, taşrada yaşayan insanların hükümet karşısında ki, çaresizliği ele alınmıştır. Sünnilerin arasında kalmış bir Alevi köyünde, insanlar şarabı sevdikleri için, bundan gelir elde etmek isterler. Bunun için de köyde görev yapan Rıza hocadan destek alarak, üzüm bağları üretimine başlarlar. Kurulan bağlara, kaplumbağalarda gölgesinden istifade etme için gelirler. Bağlar köyün havasını değiştirmiş, insanlar mutlu olmaya başlamışlardır. Derken hükümet tarafından yönlendirilen memurlar köye keşfe gelirler. Keşif sonucunda bağ üzerinde kurulan toprağın devlete ait olduğu tespit edilir.
Kurulan bağ için fakir ahalinin her birinden, aylık fazla para istenir. Gelir seviyesi belli olan köylü ise, toprak için bu bedeli karşılamayı göze alamaz. Ve nihayetinde kendilerine ait hayvanlarını, kurdukları bağın içine sürükleyerek, buranın yıkılmasını acınası bir şekilde izlerler. Kaplumbağalar bile bu köye artık gelmeyeceklerdir. Zira serinlemek için geldikleri, bağ yok olmuştur.
Yarım Ekmek: Genç yaşta evlenen Kezik kocası Mustafa ile çok mutlu bir yuva kurar. Bu yuva üç çocukla taçlandırır. Fakat Mustafa’yı bir gün trafik kazasında yitirince, hayat onun için yeniden başlayacaktır.
İşçi alımı yapılan Almanya’ya bir vesile ile gider. Bulaşıkçı olarak yaşlılar evinde çalışmaya başlar. Gözlerini kaybetmek uğruna aralıksız çalışır. Çocukları için büyük geniş bir yuva kurar. Bu yuvada yavrularını büyütür. Başlarda para kazandıktan sonra, köye dönmek olsa da niyet, Almanya şartlarını yaşadıktan sonra, çocuklarının düzenini bozmamaya karar verir. Fakat hala köyde olan kocasının mezarını taşımak düşüncesinden uzaklaşamaz.
Fakat Almanya’da Türk Mezarlığı yoktur. Üstelik kilometrelerce uzaktan kocasının kemiklerini nasıl getirecektir? Yazar tarafından Bu kitapta anlatılmak istenen, ana konu aslında, Almanya’da ki göçmen kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekmektir.