Türkçe’ ye birden fazla kez tercümesi yapılarak Türk Edebiyat tarihinde şairlerce yazılan eser bölümleri aşağıdaki gibidir,
Gülistan Özeti
Sadi Şirazi’ nin kitabı baştan sona incelendiğinde, Gülistan özeti bakımından, sekiz bölümden meydana gelmiş, hikâye ve şiir birlikte kullanılmış bir eserdir. Padişahın hal ve davranışları, olarak adlandırılan ilk bölüm, kırk öykünün peş peşe anlatılmasından meydana gelir. Ve bu hikâyeler, sultanın, yönetimde, takındığı davranış ve hareketlerin ne şekilde olduğu ile ilgilidir.
Küçük fakat anlamlı başlıklar altında hikâye gizlidir. Geçmiş dönem sultanlarından Mahmut’u, Horasan idarecisinin onu çok sonra, düşünde görmesinin küçük bir başlıkla anlatılması gibi. Rüyanın devamında, Sultan Mahmut’un her yerinin, paramparça olmasına karşın, gözleri ışıl ışıldır.
Yorum yapılması için, günlerce kafa yorulan bu düş, nihayetinde açığa kavuşmuştur. Yaşadığı sürece insanlığa yaptığı işlerle, birçok faydası ve hizmetleri olan kişilerin, emri hak vaki olduktan sonra, gözleri kapanmadan öteki dünyaya uğurlanırlar. Aynı zamanda, Sadi’nin Gülistanı insanın iyilikle yoğrulan bir varlık olduğu, bunun için yeryüzünde nefes aldığımız her daim, kötülük yerine iyiliği tercih etmemiz gerektiğini dikkat çekmiştir.
İkinci pafta, Ahlak ile ilgilidir. Allah’a yakın kulların davranışları incelenir. Dolayısıyla belli bir seviye ve erdeme ulaşmış insan nasıl olduğu hakkında okuyucuyu bilgilendirir. Öykülerin tamamı kırk sekiz tanedir. Hastalara deva ünlü hekim Lokman’a ‘’Masal gibi’’ öyküsünde, konuştuktan sonra, ahlaklı biri olmayı kimin aracılığıyla elde ettin gibi bir sualde bulunur.
Bunun üzerine, ahlakı olmayan ahlaksızlardan güzel ahlakı öğrendim, yanıtını Lokman hekimden alacaktır. Mantığa uygun yazılmış bir sözü kitabın sonlarına doğru, bilgisiz yüz tane kitap bile, okusa bu okudukları ona masal gibi gelir diye, çevirip yazacaktır.
İnsanın kendisinde var olanı baş tacı yapıp, kıymetini bilip yetinmesi ile ilgili olan üçüncü kısmını hasta olarak isimlendirmiştir. Bu kısım yirmi dokuz güzel öykünün bir araya gelmesi ile yazılmıştır. Bu hikâye de yazar, başkasının konuşturarak, yüreğinin istediği bir şey var mı diye sordurur?
Acılar içinde olan hasta ise cevaben, bir şeyleri arzulamamayı isterim diye yanıtlar. Çıkarılacak ana fikirde, her daim şükredip, kaybolup gitmeden, var olanın değerini bilme, konu olarak işlenmiştir.
Dördüncü kısım, susmanın yararı anlatılmış olup, ‘’Sükûn ile’’ isimlendirilmiştir. On üç öyküden bir araya gelir. Kendisine türlü zulümler yapan, aşağılayan birine derviş dönüp şöyle der. Benim kendimi, tanıdığım kadar, sen beni tanıyamazsın.
Senin düşündüğünden daha kötüyüm der. Böylece, mütevazı kişiliğini ortaya koyar. Neticece itibari ile, hiçbir şeyden haberi olmayan bilgisizle, eğitim almış biri karşı, karşıya gelmek istemez.
Beşinci bölümde, gençlikte yaşanan aşkı konu eder. Yirmi bir öyküden oluşur. Ey, sarhoş sevgili başlığıyla ele alınan bölüm, aylarca ve günlerce sevdiği insanı arayıp da bulamayınca, aşık bir gün tesadüfen onunla karşılaşır.
Hesap sorarcasına ona döner ve der ki, neredeydin? senin hasretin içindeydim. Aşık karşılık olarak, özlem çekmek usançtan evladır diyecektir. Bölüm özetinde, dünyanın hangi duygusunu, yaşıyor olsak bile bir ölçü dahilinde olması gerektiğine vurgu yapar.
Altıncı bölümde, yaşlılık gelince takatten düşen insan oğlunun yaşadıkları ile işlenmiştir. Sekiz öykücükten oluşur. Bölüm ölüm isteği diye isimlendirilmiştir. Dereye inen zengin fakat yaşlı biri, burada Allah’a dua da bulunur.
Ve bir çocuk ister. Olay örgüsü Diyarbakır’da geçer. Sonunda bir erkek çocuğu olur. Çocuk bu öyküyü babasının ağzından duyduğunda, aynı dereye gidip, babası tez vakit de yok olup gitsin diye Allah’a dua edecektir.
Yedinci bölüm, eğitim ve terbiyenin değeri hakkında yazılmıştır. Merkep olmasa ne olur adlı öykü, veterinere ağrıyan gözü için gidip, sonra da hastalanan adamın kadıya gidip durumdan şikayetçi olmasını konu eder. Kadı oturumu sonlandırırken, adamı haksız bulur. Ona cevabı manidardır. Sen merkep gibi, davranmasan veterinere gitmezdin der.
Sekizinci bölümde, muhabbet tekniğine değinen bölümde, yazar varlık ve fakirlik ile oluşan bir tartışma ortamında, sürekli iddiada bulunan birisiyle sohbete girer. Ve yazarın kaleminden, manidar sözcükler ortaya çıkar. Sevgilisi birden fazla olan, dosta kapılma kalbini esir edersin. Ve göğe çıksa bile toz tozdur.
Gülistan Konusu
Şirazi yaptığı geziler boyunca kulağına çarpan hikayeleri Gülistan konusu olarak karşımıza çıkar. Benzeri olmayan eser, nasihatler, alimlerin ahlak yapısı, kanaat, ihtiyarlık gibi içeriklerle yazılmıştır. Hikayelerin sonunda ya bir veciz ya da edebi bir çıkarım vardır. Beyitler bazen nükteler ile süslenmiş kitap yazarın yapmış olduğu seyahatler sırasında karşılaştığı durumlar ve bu durumdan çıkarımları konu alır. Hadisler ve ayetlerden de etkilenilerek kaleme alınmış bir yazıdır.
Bir dönemin kültürüne, adet ve alışkanlıklarına şahitlik etmiş olan eser, o dönem de kullanılan alet ve edevatları ile seyahatleri kendisine konuları edinmiştir.
Tüm insanlığa öğüt şeklinde ele alınan eser, insan olmanın vasfını konu ediyor.
Gülistan İncelemesi
Sanatçı yazdığı dönemde eserin benzersiz olması bakımından Gülistan incelemesi olarak ele alındığında, düz yazı ve şiirle birlikte yazılmış kısımlardan oluşan bir yapıttır. Eserin neredeyse, tamamında, doğruluğa ahlaka edep ve terbiyeye değinilmiştir.
Şiir ve yazı arasında üslup geçişleri mükemmeldir. Yazar okuyucuya kısa kısa fikirlerle, onu boğmadan ana temayı işlemiştir. Bazen kendi hayatından, bazen hikayeler ile eseri süslemiştir. Yayınlandıktan sonra, iki yüz defa daha basıldığı bilinen eser, dünya kütüphanelerinde raflarda yerini almaktadır.