Mustafa Özcan isimli yazarın yazdığı bu kitap felsefenin, bilimin ve tarihin bittiği tartışmalarının devam ettiği entelektüel ortamda oldukça geniş ele alış ve kapsamı ve birleştiren tavrı ile bu konularda fikir yürütenler açısından onlara yeni güneşler doğdurmuştur. Yazar sahip olduğu yaklaşım ile bilim dünyasına holistik kelimesinin en kapsamlı ve geniş anlamı ile bilimsel meydanda bir çatı kurma gayesine sahiptir. Bu çatının da başarılı bir şekilde inşa edildiği düşünülmektedir. Yazarın holistik bilim ile alakalı yazılarından derlenen kitabın Türkçe dilinde yazılması Türk okuyucular açısından hoşnut karşılanmıştır ve onlar için bir fayda sağlamaktadır.
KİTABIN ÖZETİ
Bilimin sahip olduğu iki temel şeklinden ya da bunun yerine ulamından veya görünümünden diye de bahsedebiliriz biri halinde olan holistik bilim diğeri olan ve genel haliyle bilim olarak isimlendirilen ve böyle tanınan analitik bilim ile karşılaştırmasını yapmak yararlı ve oldukça öğretici faydalı bir entelektüel nitelikteki aktivitedir. Ancak bütünsel yani holistik bilim terimi daha çok yenidir ve pek çok kişi tarafından bilinmemektedir yani ünlenmemiştir bu yüzden de Türkçe dili günlük konuşma dilinde sıradan bir vaziyette kullanılması gündemde değildir. Hatta bununla beraber analitik bilimin dikotomik çifti olması sebebinden ötürü olağanın dışındaki önemine ve yerine karşın en kabul gören ve geçerli olan bilim dili olarak kabul edilebilecek İngilizcede bile hala üzerinde durulan ve dikkatlice incelenen, kişilerce ele alınıp göz atılan bir kavramdır.
Durum bu halde olunca da sözcüğün entelektüel çizelgeden ve doğrultudan çok ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve bu konu hakkında irdeleme yapılması kanısına varılır. İki kelimeden bu tamlamanın ikinci kelimesi olan bilim kavramının ne anlam ifade ettiği, hangi anlama karşılık geldiği birçok insana şu ya da bu biçimde malum olduğundan burada yer alan incelemede üzerinde konuşulacak ve incelenecek olan kavram bir niteleme görevinde olan holistiktir. Kendisisi sıfat yani ön ad kapsamındadır. Böylelikle bu yazılan denemenin gayesi holistik kelimesinin en olabildiği şekilde net ve açık, anlaşılır bir biçimde ve ayrıntılı ele alınarak tasvirinin gerçekleşmesine çabalayarak popüler seviyede algılanmasının ve anlaşılmasının sağlanması şeklinde olacaktır. Holistik bir ön addır ve bu sıfat Yunancada bütün anlamındaki kökten türemiştir.
Bütünselcilik anlamını ifade eden holizm kelimesi ise 1926 senesinde tanımlayarak felsefi, bilimsel ve sanatsal edebiyata kazandıranJan Christiaan Smuts’ tur. Kendisi Generaldir. Snuts Hollanda kökenli bir düşünürdür. Kendisi İngilizdir. B.Britanya’nın üzerinde etkisini sürdüğü 19. Yüzyılın ilk yarısında Güney Afrika’da baş bakanlık görevinde bulunmuştur. 2şer defadan toplam 14 sene süre ile bu görevde kalmıştır. Jan Christian Smuts holizm kavramını bilimsel metodun temel ve baş yaklaşım şekli olan redüksiyonizmin yani indirgemeciliği benimsemesindeki nedeni dikotomik karşıtı olsun diyedir. Böylelikle bilimin çok tanınan ve bilinen bu belirli düzeydeki makul standart metod anlayışının karşı tarafındaki ucuna bir karşılık bulmayı hedeflemiştir denilebilir.
Bu yönde yazdığı Holism and Evolution ismindeki kitap Aristoteles’ten bu yana söylenen bütünün parçalarından fazla olduğu anlamındaki ilkesinin evrim unsuru içerisinde de genel olarak bir kabul gördüğü ve geçerliliği sağlandığını belli etmektedir. Holism and Evolution daha çok sonralarda 1968 senesinde Ludwig von Bertalanffy’nin düzen, sitem kuramının yapısını ortaya koyduğu ve temellerini gösterdiği Genel Sistem Kuramı yani GST isimli yapıtına da yardımcı ve esinlenmesinde kaynak olduğu için bu bütünsel alan için başlatan yani inisiyal vurgusu yapmıştır diyebiliriz. Diğer taraftan bu girişimin meydana geldiği 1926 senesinde mikro fizikte yer alan kuantum kuramında holistik bakış açısının bir ürünü ve unsuru olarak kabul edilebilecek Kopenhag yorumunun indirgemeci bakış açısına üstün olduğu konusuna özen gösterildiğine dünyada yer alan kuramsal bilimin zirveye ulaştığı bir bölümden geçildiği kabul edilebilir. Bu dönemi holistik devrimsel zirve olarak kısaca nitelendirmek mümkündür. O dönemden beş çeyrek asır evveln 19.yy ın başlangıcında meydana atılan J. Dalton’un kimyasal elemanların atom kuramı ile J. L. Proust’un kimyasal bileşiklerin rasyonel oranlar yasası bunlara karşıt bir biçimde olan analitik atomistik yani redüksiyonist bir özellikteydi. Bu zıt döneme de analitik devrimsel zirve adını vermek mümkündür. Özet olarak 20. Yüzyılın ikinci çeyreğinde meydana gelen holizm 19. Yüzyılın ilk çeyreğinde meydana gelmiş olan atomizme karşı diyalektik bir karşılık, yani çelişkili bir olgu olduğu düşünülebilir.
Bertalanffy’nin ve Smuts’un holizm bilimsel temel yapı unsurları mahiyeti ile ifade ettiği dizge ve bütün terimleri arasındaki bağlantının şeklinin anlaşılırlığını ve ifade edilişini yükseltmek için bunları organize etmek ve düzenlemek gerekir. Bu konu için tavsiye edilebilecek şey de Kartezyen Koordinatlar biçimindeki gösterimdir. Bu gösterim dik eksensel bir şekildedir. Bunun sonucunda bu iki boyut görüleni yani somutu temsil eden ve onu gösteren yatay eksendeki iki zıt kutup olarak ifade edilir ve tanımı bu şekilde yapılır. Dikey olan soyut eksende yer alıyorsa dikotomik çift olan yöntem ve kuram koyulabilir. Bunun ifade edilişi ve içerdiği anlama bakılırsa yatay eksende Ne diye sorduğumuz soruya yanıt vermeyi hedefleyen iki terime karşılık nasıl ve neden sorularına yanıt bulmayı hedefleyen iki terim Kartezyen tarzda bağlantılı hale getirilmiş olur.
Açıklayıcı ve net olacağını düşünerek holizm kelimesinin ve içerdiği anlamın boyutlarının mevkilendirilmesi için tavsiye edilen bu koordinat biçiminin yanında konunun anlaşılırlığı ve algılanmasındaki açıklığı için kelimelerin kavramsal boyuttaki çerçevesinin ve sınırlarının yani mantık kuramındaki ilişkilerinin çeşitlendirilmesinin ne şekilde gerçekleşeceği ifade edilmelidir. Öncelikle hatırlayalım ki bir terim ne kadar soyut ve kapsamlı ve bütünleyici olursa onun belirlenmesi o derece zorlaşır. Bu yüzdendir ki holizm bu ulamın kapsamında olduğu için mantıksal bir çerçevenin belirtilmesi güçleşecek anlamına gelir. Hatta bu mahiyet ile düşünülen holizme kavramdan ziyade Batı dillerinde yorum ifadesini içeren soyut terimleri ve kavramları açıklamak amacı ile söylenen nosyon ya da daha doğru şekli ile kuram demek mümkündür.
Bu yönde incelenen terimin ne demek olduğu yani tanımı yapılacak olursa Holizmin canlıya ait parçalardan daha çok onun organik ve birleşik bütünsel gerçekliğinin bir soyut bilgidir. Bu tanım incelenecek olursa felsefiden ziyade bir bilim ulamından bahsedilmekte olduğu net bir şekilde görülür. Ayrıca henüz 19.yy başlarındaki gibi bir tarihte biyoloji ve tıp alanında bütünsel bakış açısına dayanan fikir ve görüşlerin meydana atıldığı kavranmaktadır. Alternatif tıp o zamandan itibaren başlayarak holistik bilimin olmasa dahi bu anlayışın ilk uygulama ve işleyişlerini bulduğu oldukça pratik bir alan haline gelmiştir. İlk ortaya çıkışından sonraki yaşanan 2 dünya savaşları arasında ve sonrasında 35 senelik uyku bölümünün sonrasında Batı’da 1960’lı yılların başlangıcından beri holizm ile alakalı mevzularda sürekli ve hızlı bir aktiflik ve canlılığın hakim olduğu dönem meydana gelmiştir. Fakat bu defa konu insan bilimlerini de içerisine alan bir niteliğe bürünmüştür.
Konunun bununla alakalı o zamandan beri Batı dünyasında çok tartışılmasına karşı 20 senelik bir geç kalınış da olsa 1990’lardan beri Kadıköy Düşünce Platformunda dar bir topluluk için fakat geniş ve kapsamlı bir bakış açısı ile ele alınmıştır. Bu konunun bu şekilde gündemde yer alması da Türkiye açısından önemli bir imkan meydana getirmiştir denilebilir. Bu tarz bir girişimin üniversite tarzı yerlerde değil de platformlar başlığı altında yer alan yerlerde ele alınıp incelendiği de başka bir konudur.