Jean de La Fontaine kimdir? dersek Fransa’da doğmuştur. Şair ve yazar kimliğiyle bilinen La Fontaine yazdığı fabl eserlerle tanınmasına rağmen hayatı boyunca birçok farklı meslekle adı anılmıştır. Yazarımız varlıklı bir ailenin çocuğu olmakla beraber Paris’te kolej eğitimi gördükten sonra başarılı bir talebe olamamasına rağmen hukuk öğrenimini tamamlamıştır. Ailesi onun papaz olmasını istemesine rağmen o su ve kanal işleri olan baba mesleğine devam etmiş çeşitli memuriyet görevlerinde bulunmuştur. La Fontaine eserlerini Türkçeye çeviren isimler Ziya ve Şinasi Paşa ile başlamıştır. Fakat bu çeviriler tamamlanmamıştır. La Fontaine fabllarının tamamen çevrilmesi, Sebahattin Eyüpoğlu tarafından icra edilmiştir.
La Fontaine’den Seçmeler Özeti
La Fontaine Masalları türü nedir? Sorusuna cevap bunlar fabl türünde eserlerdir. Yani hayvanların konuşturulduğu ve dersler verdiği bir türdür.
Kurt ile Kuzu Masalı
Günlerden bir gün derenin kenarında su içen bir kuzundan bahseder bu masalımız. Kuzunun yanına bir kurt gelir ve ona kızmaya başlar. “Neden benim suyumu çamur yaptın kuzu?” kuzumuz da olanca masumiyetiyle “Olur mu öyle şey kurt kardeş ben buradayım sen orada, senin suyunu nasıl bulandırabilirim ki der?” fakat aç olan kurt bu sefer de kuzumuza “dahası da var kuzu, sen geçen yıl bana küfür etmemiş miydin?” der.
Yani kızmaya bahane aramaktadır. Bahaneyi bulduğu anda saldıracak ve kuzumuzu alıp götürecektir. Buna karşılık masum ve saf olan kuzumuz ise “Ben değildim geçen sene size küfür eden” der. Kurt bunun üstüne “Sen değilsen arkadaşındır, kardeşindir ya da sizden biridir. Zaten siz bütün köy beni takmışsınız kafanıza. Köpeğidir, çobanıdır hepiniz bana düşmansınız.” der ve kuzumuzu alıp uzaklaşır. Kuzumuzu da bir daha gören olmaz.
Ağustos Böceği ile Karınca Masalı
Bu masal La Fonteine’in en bilinen masalıdır. Ağustos böceğimiz bu masalda bütün yazı saz söz ile şarkı türkü söyleyerek geçirmiştir. Hiçbir birikim yapmamıştır. Komşusu karınca ise bütün yaz sırtında buğday taneleri, meyve çekirdekleri taşıyarak kış için stoklarını doldurmuştur. Karakış bastırınca ağustos böceğimizin ortalıkta ne bir arkadaşı ne bir yemeği kalmıştır. Bütün yaz kendisine çalışması gerektiğini söyleyen ve kendisinin dalga geçtiği komşusu karıncaya gidip yardım istemek zorunda kalmıştır. Karınca ise babacan bir tavır takınarak bütün yaz ne yaptığını sormuş fakat sonunda kendisini içeriye buyur etmiştir.
Tilki ile Leylek Masalı
Günlerden bir gün tilkinin cömertliği tutmuş ve leylek dostunu evine sofrasına buyur etmiştir. Fakat ne olursa olsun tilki tilkidir ve özünde cimri ve kurnazdır. Tilkimiz buyur ettiği konuğuna sulu sulu bir çorba ikram etmiştir fakat bu çorba tabaktadır. Leylek gagasının onu engellemesinden dolayı çorbayı yiyememiş fakat tilki hepsini silip süpürmüştür.
Tilkinin bu kurnazlığını fark eden leylek olanları sineye çekip günlerden bir gün tilkiyi yemeğe davet etmiştir. Tilki de bedava yemeği duyduğunda koşa koşa gitmiştir tabii. Fakat leylek dostunun kendisine kurduğu tuzaktan habersizdir. Yemeğin kokusu burnuna geldikçe mutlu olan ve ağzı sulanan tilki hevesle yemeğini beklerken bir bakmıştır yemek vazoda. Sadece leyleğin gagası ile yenilebilir. Tilki burada yaptığı kurnazlığa pişman olmuştur.
İnatçı İki Keçinin Masalı
Birbirlerinde uzak diyarlarda yaşayan iki çok iri çok besili ve mutlu keçinin masalıdır bu. Keçilerimiz geniş otlaklarda otlayıp gezen bu keçilerimiz çok çetin yollardan bir yerlere doğru yolculuğa çıkmıştır. Sarp kayalıklardan, şelalelerden ve uzun mu uzun yollardan gelen keçilerimiz bir nehrin iki kayasında karşılaşmıştır. Bu nehrin suları çok hızlı akmaktadır ve suyun içinden geçmek ölüm demektir ikisi için.
Bu nehrin bir yerinde iki yakayı birleştiren bir sırık bulmuşlardır fakat sırık çok dardır. İkisi de aynı anda karşılıklı sırığa çıkıp yürümeye başlamıştır. Birbirlerine yaklaştıklarında da bir keçi ötekine ben senden önce geldim buradan önce geçmek benim hakkım demiştir. Öbürü ise ben senden daha soylu bir keçiyim buradan öncelikli geçmek benim hakkım demiştir. Bu tartışmayı sürdüren keçilerimizin ikisi de sırıktan düşüp suyu boylamış ve akıntıda kaybolup gitmiştir.
La Fontaine’den Seçmeler Konusu
La Fontaine’in yazılarının ve fabllarının konusu genellikle hayvanları kullanarak bazı fikirleri ve dersleri anlatmaktır. La Fontaine Masalları özellikleri içinde çoğunlukla yaş ve ırkların ortak özelliklerinden bahsetmiştir. Onun iletişimini baki kılan ve başarılı yapan şeyler iletişinin doğallığı, yazılarının sadeliğidir.
Ele aldığımız bu eserde fabllarında hayvanları kullanalar insanların kötü ve gereksiz özelliklerini, alışkanlıklarını irdelemiş, ışık tutmuştur. Tilkinin kurnazlığını leylek ile harmanlamış kurdun kötü niyetini kuzunun iyi niyetiyle birleştirmiştir. Keçilerin inatları yüzünden ölmeleri gibi dersler vermiştir. Karınca ve ağustos böceği masalında ise tutumlu olmayı ve çalışkanlığı vurgulamıştır.
La Fontaine’den Seçmeler İncelemesi
Jean de La Fontaine, hem doğunun hem batının çok türlü kaynaklarından fabllar ve masallar toparlamış ve bunları dönemin Fransa’sındaki serbest nazım biçimine uyarlamıştır.1668 senesinden 1694 senesine kadar çok fazla sayıda cilt ve alt başlık yayımlamıştır. Eserleri Fransız edebiyatında klasik haline gelmiştir. La Fontaine’den seçmeler kaç yaş için? Sorusu sıkça sorulur fakat şakalı, nüans kullanan ironi dili ile hem çocukların hem de yetişkinlerin sevgisini ve ilgisini kazanmıştır. Sonralarda eğitim sistemlerinin de içine entegre edilen bu fabllar günümüzde de çok sayıda öğrenciye dersler vermektedir
Hepimiz çocukluğumuzda masallarla büyüdük. Ve bu masallar hem güldürü niteliği taşırken hem de bize dersler vermiştir. La Fontaine’in bu kitabında da çıkarılacak derslerin sayısı bir hayli fazla. Güzel nüanslarla insanı şaşırtan ve gerçek dünyayı daha iyi anlamasını sağlayan bir eser bu eser.