Halit Ziya Uşaklıgil tarafından kaleme alınan Mai ve Siyah konusu bakımından eşsiz bir yapıttır. Servet-i Fünun edebiyatının içine ayna tutmakta olup, bu edebiyat akımının tüm özelliklerini göstermektedir.
İlk kez 1897 senesinde yayınlanmış olan eser, harf inkılabı gerçekleştirilince yeni harflerle doğrudan Halit Ziya Uşaklıgil tarafından, sadeleştirmeler ile tekrar basılmıştır. Arapça bir kelime olan Mai, mavi anlamı taşıyan bir kelimedir. Edebiyatta geleceğin, hayalin bir rengi olarak görülür. Siyah ise acı gerçekleri, hayal kırıklıklarını anlatır.
Mai ve Siyah Karakterleri
Bir romanı anlayabilmek için, karakterlerini doğru analiz etmek gereklidir. Mai ve Siyah Ahmet Cemil karakter analizi dâhil ana karakterler şöyledir;
- Ahmet Cemil: En büyük tutkusu bilinir bir edebiyatçı olmak olan Ahmet Cemil, kendine yetebilen bir ailenin çocuğudur. İyi bir eğitim almış olmasına rağmen karamsar, içine kapanık ve hayalci yapısı vardır. Goethe ve Yung gibi birçok yazarın kitabını, asıl dilinden okuyabilen bir kişidir. Babasının ölümü ardından maddi sorunlar başlayınca, Hüseyin Nazmi adlı kişiyi kıskanmaya başlar. Ne var ki aynı zamanda kardeşi Lâmia’ya da âşık olur. Ne var ki genç kadının bundan haberi yoktur. Ancak ilk olarak kız kardeşinin hayatını kaybetmesi, ardından da Lâmia’nın evlilik hareketleri onu hayallerinden alı koyar.
- İkbal: Ahmet Cemil’in kardeşi olup, Vehbi bey ile evlenir. Ne var ki ardından adeta hayata küser. Kırıcı ve kaba davranışlar görmekte olup, bir gün kocası onu tekmeler. Böylece hem çocuğunu düşürür, hem de hayatını kaybeder.
- Vehbi bey: Ahlaksız ve küstah biri olan Vehbi bey, Tevfik Efendi’nin oğludur. Karısını çok basit nedenlerden dolayı azarlamakta, hizmetçilerini taciz etmektedir. Başka kadınlarla da birlikteliği vardır.
- Hüseyin Nazmi: Ahmet Cemil’in en yakın arkadaşı olup, zevk dünyaları, duyguları ortaktır. Batı kaynaklı şiiri savunmakta olup, Hüseyin Nazmi ekonomik zorluk çekmez ve Erenköy içerisinde, kız kardeşi olan Lamia ile kalır. Büyük bir kütüphanesi vardır.
- Lamia: Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi olup, kültürlü biridir. Piyano çalabilmekte olup, Ahmet Cemil ona âşıktır. Ancak kendisi bunu bilmez ve subayla nişanlanır.
- Seher: Saygılı ve namuslu bir kız olup, Ahmet Cemil ailesinin hizmetçisidir. Vehbi bey’in tacizlerine uğrar. İkbal, Seher’i suçlu bulmaz.
- Raci: Bir yazar olup, Mir’at-ı Şu’un gazetesindedir. Eski şiiri savunan, sarhoş olan, geri kafalı ve çocuğu, eşi ile ilgilenmeyen bir kişidir. Ahmet Cemil’i kıskandığı için, karalamaya çalışmaktadır.
- Ali Şekip: Mir’at-ı Şu’un gazetesinde, birçok konuda bilgi sahibi olan bir kişidir. Ancak oldukça mütevazi bir insandır. Bir konuyu çok iyi bilse de susar. Vehbi bey tarafından kovulur ve sonrasında kâğıt dükkânı açar.
Kitapta adı geçen daha çok sayıda karakter vardır. Ancak ana karakterler bu şekildedir. Eser İstanbul’da geçmektedir.
Mai ve Siyah Konusu
Halit Ziya Uşaklıgil tarafından Mai ve Siyah incelemesi yapıldığında olayların,
- Teşebaşı Bahçesi,
- Ahmet Cemillerin Süleymaniye’deki Evi,
- Erenköy’deki Hüseyin Nazmi’nin Köşkü,
- Mir’at-ı Şu’un Matbaası,
- Beyoğlu’nda Sokak, Kahve ve Gazino gibi yerlerde geçtiği görülür.
Mai ve Siyah 1896 ile 1901 seneleri arasını ele almaktadır. Ahmet Cemil’in tenha ve karanlık bir yerde hayale dalmasıyla başlamakta olup, İstanbul’u bırakmasıyla birlikte sona erer.
Mai ve Siyah Özeti
Halit Ziya Uşaklıgil tarafından yazılan Mai ve Siyah özeti içerisinde Hüseyin Baha efendi, Mirat-ı Şu’un gazetesinin sahibidir. Bir gün Tepebaşı Bahçesi’nde ziyafet gerçekleştirir. Burada bulunan bir yazar olan Raci evli olsa da içkili ve çalgılı eğlencelerden geri durmayan, çoğu gece eve uğramayan bir kişidir.
Yeni şiir taraftarı olan Hüseyin Nazmi hakkında konuşmaya başlayınca, Ahmet Cemil onu savunmuştur. Ardından da sarhoş bir halde, Haliç ve İstanbul manzarasını seyretmeye, hayaller kurmaya başlar. Bu esnada Baran-ı Elmas adlı dans müziğini işitir. Böylece hayaller kurarken, 22 yaşındadır. Babası da edebiyatla ilgili olan bir karakteridir.
Ancak babası avukat olup, biriktirmiş oldukları para ile Süleymaniye içerisine, bir ev satın almıştır. Bu esnada Ahmet Cemil henüz 14 yaşındadır. Aritmetiği sevmemekte olup ilk olarak Sıbyan mektebine, ardından da askeri rüştiyeye gitmiştir. Ne var ki babası onu buradan alarak Mekteb-i Mülkiye’ye yerleştirmiştir.
Burada da Hüseyin Nazmi ile karşılaşır. Edebiyata ilgi duymakta olup, böylece dost olurlar. Öncelikle divan şiirine bakarak Nef’i, Baki gibi ünlülüleri bitirir. Ancak sonradan bunların kendilerine hitap etmediklerini düşünür.
Böylece iki dost, birbirlerine yazdıkları şiirleri okumaya başlar. Bir süre sonra Ahmet Cemil’in babası vefat edince, evde İkbal, annesi ve kendisi kalır. Böylece ev geçimi de ona düşer. Tercüme yaparak para kazanmakla beraber, oldukça azdır. Ancak bir süre sonra Mir’at-ı Şu’un gazetesine katılır. Burada bulunan Şekip bey vasıtası ile zengin bir ailenin çocuklarına ders vermeye başlar.
Ne var ki tüm bunlar nedeniyle şiir yazmaya vakit bulamamakta, dostuyla bile görüşememektedir. Hüseyin Nazmi, görevini Dışişleri Bakanlığı içerisinde gerçekleştirse de o hala aynı gazetedir. Tepebaşı’nda olan ziyafetteyken, Ahmet Cemil bir mektup alır.
Bu Hüseyin Nazmi’den gelmektedir. Kendisini yanına çağırmaktadır. Buraya gittiğinde, kız kardeşi olan Lamia’yı görünce âşık olur. Mai ve Siyah Ahmet Cemil’in şiir anlayışı ise tüm bu olaylar esnasında yeni şiire yöneliktir…