Hüseyin Rahmi Gürpınar tarafından yazılmıştır. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı etkileyen ve Türk edebiyatı için önemli sayılabilecek bir romandır. Çünkü yazarın ilk büyük yapıtıdır. Mürebbiye Dehri Efendi adında 65 yaşlarında memur emeklisi olan eli bol ve varlıklı biri olduğu bilinir. Bilim ve tekniğe hem fazlasıyla yatkın fakat geleneği de göz ardı edilmeyecek kadar önemseyen biridir.
Dehri Efendi o kadar varlıkta biridir ve kültür sahibi biridir ki Fransızcası pek iyidir. Defne Efendi’nin bir kızı vardır. İsmi Melahat. Dehri Efendi Melahat kızını kocasını içgüveysi olarak eve getirir. Dehri Efendi geleneği ve göre oldukça uygun olarak davranır ve hep birlikte geniş aile olarak oturmaktadırlar. Dehri Efendi’nin iki karısından çocukları Matmazel Anjel isimli bir Mürebbiye tarafından ders görür. Bu millet diye Fransızlar Mürebbiye Paris’te sadece annesi ile yaşamını sürdüren bir kişidir. Kendisi olduğun gibi dünyaya babasız bir çocuk getirir. Paris’te Matmazel bir iş adamı ile tanışır ve iş adamı Matmazel’i İstanbul’a getirir. Erkekler nasıl konuşacağını bilen bir kadın olarak Matmazel Köşk’teki yaşamı sakin ve sıkıcı geldiği için kendine bir mutluluk aramaktadır. Köşk’teki 3 erkeği de Dehri Efendi’nin henüz genç olan 18 yaşlarındaki oğlu, Melahat in karısı Sadri Bey ve Dehri Efendi’nin kardeşi Kambur Amcayı Matmazel Anjel tuzağa çeker.
Romanın Konusu
Her biriyle tek tek konuşur. Kendine aşık eder ve randevu almayı başarır. Kahya Eda Kadın da sürekli safradaki ışığın sürekli olarak gülmesinden dolayı ufak da olsa sezer ve Kahya Eda artık daha fazla çevresine bakmaya başlar. Masanın altında ilk kişiyle tokuşunca Anjel gelmiş olan iki kişiye daha görmüş olur. Kahya Eda Durumu anlar. Dehri Efendi Matmazel Anjel’in odasını kontrol ettirir. Erkeklerin odasının hepsi boş olduğunu gören Kahya Eda kadın artık bir şeyleri söylemesi gerektiğini anlar. Oysa Dehri Efendi Kütahya Eda kadına Uyar ve Matmazel Anjel yanına gider. Fakat odada kimse yoktur. Çünkü erkeklerin hepsi Matmazel Anjel odasında değil yuvarlak masanın altındadır Matmazel anjel kişisel odasında hiçbir erkeğe göremeyince Kâhya Eda kadın iftira eden bir insan gibi göründüğü için Dehri Efendi tarafından evden kovulur. Şem Anju ile oldukları için Kıskandığından köşeye sıkıştırdığı 18 yaşındaki Sadriye ve kambur amcayı döver. Köşkün aşçıbaşı Tosun Matmazel Anjel’ in odasında neler olup bittiğini uzun zamandır bilmektedir. Kimlerle yatıp kalktığını tek tek bilen bir kişi olarak aşçıbaşı adeta konuşmak için gün sayar.
Şem amcasını ve eniştesini döndükten sonra aşçı başını iyice sarhoş edip tüm bilgileri alır. Şem Efendi kendi gurur ile oynattığını oracıkta anlar ve bir akşam Matmazel Anjel’i herhangi bir keskin alet ile katletmeye karar verir. Sabahından Matmazel Anjel’in odasında menteşeleri oynatır. Akşamın ilerleyen zamanlarında kapıya hafif bir kol darbesi ile kırması yeterli olur ve odaya bam diye girer. Matmazel Anjel yatağından korku ile sıçrar ve titrer odada Matmazel Anjel’den başka kimse yoktur. Şem aynalı dolapta bir kişi olabileceğini düşünür. Aynalı dolap açıldığında Dehri Efendi’yi görünür ve Şem herkesle dalga geçen Matmazel Anjeli hançerler ve Şem de intihar ederek vefat eder.
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Türk romancı ve gazeteci olan Hüseyin Rahmi 8 Mart 1944 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. İstanbul şehrinin biraz daha Anadolu’ya kaçan bir tarafını romanlarında yazan Hüseyin Rahmi Gürpınar İstanbul halkının geleneksel yaşantılarını geçimsizlikleri ve dini inançlarını çağındaki Türk toplumunun geçirmekte olduğu Buhran ve modernleşme ile değiştirilmiş krizleri insanı görerek ve insanı anlayarak kaleme alır. Serveti fünun’culardandır. 1900 yılı ve sonrası İstanbul’un o dönemin getirdikleri ile beraber bir şekilde atfeder ve onları o şekilde kaleme alır. Hüseyin Rahmi Gürpınar eserlerinde Anadolu halkına inmez ve Anadolu toprağı ve mizaha yoktur. Hiciv etmesi gereken bir araç olarak mizah Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın seçtiği anlatım dili ile uyuşmamaktadır. Hüseyin Rahmi Gürpınar ustaca Türkçeyi konuşmaktadır ve tüm duyguları ile Türkçeyi fazlasıyla duygusal bir şeye dönüştürür. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın natüralist ve realist bir fikri olduğu için Servet-i Fünun’cuların aksine farklı bir sanat görüşü ile de kendini bağdaştırılır. Renkli bir kişiliğe olan Hüseyin Rahmi Gürpınar tüm Türk dillerinin seviyelerini kuvvetli bir gözlem gücü ile analiz eder ve bu şekilde Toplum için sanat yaparak mizahı melankoliye güçlü durumları tümünü iyi bir şekilde aksettirir. Edebiyat anlayışı Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Boşboğaz ve Güllabi adlı gazete çıkarması ile beraber şekillenir. İkinci Meşrutiyet Döneminde de kitap ve sabah gazetelerinde önemli rollerde gazetecilik yapmaktadır ve metin yazmaktadır. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın asıl mesleği hikaye yazıcılığı ve gazeteciliktir. Gerçekçi bir yazar olan Hüseyin Rahmi Gürpınar Sokağı sanat dünyasına getiren bir sanatçıdır.