Avusturyalı yazar Stefan Zweig tarafından yazılmış olan Ay Işığı Sokağı romanı, dünyaya ses getirmiş romanlar arasında girerek büyük beğeni kazanmıştır. 1922 senesinde yayınlanan bu değerli eser, yayınlandığı ilk günlerden beri büyük bir ilgi ile okundu ve okunmaya da devam ediyor. Yine ülkemizde de pek çok kişi tarafından okunmuş olan bu değerli eserin detaylarına bakalım.
Kitabın Konusu
Kitabın içinde toplamda beş farklı hikâye yer alıyor, genel olarak romanda intihar, ihanet, tutku, aşk ve korku konuları ele alınmış. Romanda yer verilen yazar hayatı boyunca saplantılar ile yaşamış ve buna daha fazla izin vermeyerek hayatını sonlandırmıştır. Tüm hikayelerinden son derece etkileneceğiniz ve okudukça okuyasınız gelecek bu kitabın içerisinde hayata dair tüm duygular barınmaktadır. Dünyanın her yerinde büyük rağbet gören bu kitabın detaylarını öğrenmek için okumaya devam ediniz!
Kitabın Özeti
Fransa’ya gelmekte olan bir geminin içinde seyahat etmekte olan bir yolcu, Almanya’ya gidecek olan trene yetişmeye çalışırken bir anda denizde beklenmedik bir biçimde fırtına oluşur, bunun sebebi ile de gemi limana çok geç gelmiş ve ne yazık ki bu yolcu Almanya’ya giden treni kaçırmıştır. Treni kaçıran bu yolcu, Fransa’da gidebileceği bir yeri olmadığı için bir otele yerleşmek zorunda kalır. Otelde oturmaktan bir süre sonra sıkılan bu yolcu, otelden çıkan ve gezmeye başlar. Şehre gelen denizciler bu şehirde dolaşmak, yiyip içmek ve sevişmekten zevk alırlar. Yolcu sokak aralarında yürüdüğü esnada bir kadının Almanca şarkı söylediğini duyar ve kendi dilinin şarkı söylendiğini duyması üzerine sesin geldiği bu mekâna girer. Kendi dilinden konuşan kimseleri bulmayı umarak girdiği bu mekanda karşısında üç tane kadın gören yolcu, bara yaklaşarak bir içki alır ve oturur. Oturan yolcunun yanına, mekanda bulunan üç kadından birisi gelir ve başlar bu yolcuya kur yapmaya. Tam bu esnada dışarıdan mekana yoksul görünümlü zavallı bir adam girer ve bir yere oturur. İçeriye giren bu zavallı adam, yolcunun yanına oturmuş olan kadına dikkatle bakmaya başlar. Ancak içeriye giren bu zavallı adama aşağılar bir tavırla bakan bu kadın, adamdan hiç hoşlanmamıştır da. Zavallı adama karşı tahrik edecek davranışlarda bulunan bu kadın, yolcuya daha fazla yaklaşarak zavallı adama nispet yapmaya başlar. Kadının artık bütün amacı yolcuya yaklaşarak, içeriye giren zavallı adamı kıskandırmak, onu aşağılamak ve nispet yapmak olmuştur. Kadının tacizde bulunduğu zavallı adam sesini hiç çıkarmadan içkisini bile içmeden parasını ödeyip bu tavırlara daha fazla katlanmamak için tam mekandan çıkacaktı ki, yolcunun yanında oturan kadın tekrar zırvalamaya başlar ve bu zavallı görünümlü adama cimri diye bağırmaya başlar. Tüm bu lafların üzerine tüm para kesesini mekana fırlatarak sinirli bir biçimde zavallı adam mekanı terk eder ve yolcu ise gördüğü bu manzara karşısında son derece rahatsız olmuş bir biçimde içkisinin parasını öder ve o da mekandan ayrılır. Yaşanan olaylar üzerine canı sıkkın bir biçimde oteline giderken, bir kişinin kendisini takip ettiğini fark eden yolcu arkasında dönüp kimin kendisini takip ettiğini öğrenmek istemişti ki; onu takip edenin mekandaki zavallı adam olduğunu fark eder. Zavallı adam takip etmiş olduğu yolcuyu selamlar ve onunla muhabbet etmeye başlar. Hayat hikayesini detaylı bir biçimde yolcuya anlatmaya başlayan zavallı adam, mekandaki kadının birkaç yıl önce boşanmış olduğu eski karısı olduğunu söyler. Evliliklerinin başlarında son derece zengin olduğunu söyleyen zavallı adam, bu kadının çok fakir olmasına rağmen onunla evlendiğini ve onu bu hale kendinin getirdiğini ifade etmiştir. Bu zavallı adam başlarda kadının kendisine fakirliğini bile görmezden gelerek sahip çıktığını ve onunla evlendiği için eski karısının kendisine minnet duyduğunu söyler, bu durumdan zevk almaya başlayan adam kendisine minnet duyan karısına her para verdiğinde onu yalvartmaya başlamıştır. Para isteyen karısının yalvarmasından garip bir biçimde haz duymaya başlayan bu zavallı adam, bir gün kadının annesinin sağlık problemi için para istemesinin üzerine tekrar yalvartmaya çalışmış ama bu defa işin dozunu aşınca kadın daha fazla dayanamayarak adamı ve evini terk edip gitmiştir. Yaşanan bu olay üzerine tüm mal varlığını geride bırakarak karısının peşine yollara düşen bu zavallı adam, karısını ararken de inanılmaz çok para harcar ve bu süreçte karısına yaptığı haksızlığı ve onu ne kadar çok sevdiğini de anlamaya başlar. Gel zaman, git zaman derken zavallı adam sonunda karısını bulabilmiş ve onu barışmaya da ikna etmiştir. Yemeğe çıktıkları bir akşam para yüzünden garsonla kavga eden zavallı adam lavaboya gittiği esnada, karısı masanın üzerine bir not bırakıp bu notta asla değişmediğini, cimdi olduğu için ondan tiksindiğini yazarak mekandan ayrılmış. Üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra tekrar karısını aramaya koyulan bu zavallı adam, bulduğu karısının ona daima hakaretler ettiğini, kötü davrandığını ve onunla bir daha asla barışmayacağını söylediğini de dile getirmiştir. Tüm bunları dinleyen yolcu ile beraber otele giden zavallı adam, anlattıkları üzerine yolcunun karısı ile onu barıştırmasını istemektedir. Tüm bu anlatılanların üzerine yolcu, zavallı adama yardım edip karısı ile barıştırmazsa kavasına koymuştur ki; hem kendisini hem de karısını öldürecektir. Gittikleri otelde yemek yiyen yolcu ve zavallı adam hesabı istedikleri vakit, garsonun para üstünü eksik vermesi üzerine zavallı adam garsona saldırmıştır. Tüm bu gördükleri ve duydukları sonrasında son derece şaşkınlık geçiren yolcu, bu adamdan kurtularak derhal odasına gitmek istemiştir. Yolcu, bir sonraki gün kadının bulunduğu mekâna giderek onu aramaya çalışmıştır fakat ne yazık ki bulamamıştır. Akşam Almanya’ya gitmek üzere tren istasyonuna gittiği esnada, kadının bulunduğu mekânın önünden geçer ve kadınla görüşüp konuşmak istese de bu durumdan vazgeçer. Mekânın kapısında o zavallı adamın elinde bir madde ile kadını beklediğini gören yolcu, trenin hareket ettiği esnada adamın içeriye girdiğini görür. Bununla beraber romanda Leporella, Nişan, Leman Gölü Kıyısında Olay ve Avare hikâyeleri de yer almaktadır, fakat en çok bilinen ve sevilen hikâyesini sizlere anlattık.
Kitabın Yazarı Hakkında Bilgi
Ay Işığı romanını kaleme alan Avusturyalı yazar Stefan Zweig, yazmış olduğu değerli eserler ile tüm dünyaya ses getirebilmeyi başarmış, yetenekli yazarlardan birisidir. Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Stefan Zweig’in çocukluğu son derece güzel geçmiştir.1881 doğumlu olan bu başarılı yazar, roman yazdığı gibi biyografı, gazete, oyun yazarlığı gibi edebiyatın başka türleri ile de yakından ilgilenmiştir. Yazı yazmaya henüz çok küçük yaşlarda başlayan Stefan Zweig, ilk şiirlerini de henüz lisedeyken yazmaya başlar. Uzun yıllar pek çok alanda başarılı eserler veren Stefan Zweig’in eserleri başlıca şu şekildedir:
- Ay Işığı Sokağı
- Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
- Mecburiyet
- Korku
- İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar
- Dünün Dünyası
- Üç Büyük Usta
- Geçmişe Yolculuk
- Bir Çöküşün Öyküsü
- Satranç
- Mecburiyet
- Amok Koşucusu
- Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu