Ahmet Lütfi Efendi tarafından tercümesi yapılmıştır. Kökeni Alman olan ve kendi hallerinde yaşayan insanların oğulları olan Robinson Crusoe tüm karşı çıkmalara rağmen umursamadan, gezip görmek amaçlı yaptığı gemi seyahati sonucunda, karşılaştığı durumlar, insanlar ve ödediği bedelleri içerir. Eser şu bölümlerdedir,
Eserin Özeti
Babasının kendisi için, gelecek ile ilgili tüm planların ve emeklerin dışında, Robinson Crusoe kitap özeti eodev kendi bildiği yolda ilerleyen, sürükleyici ve hareketli hayatı seven biri olarak karşımıza çıkar. Denizi çok seven genç, henüz on dokuz yaşındayken, babasını karşısına alıp, dünyayı gemiyle dolaşarak seyahat etmek ister. Macera onun için her şeydir.
Bu isteği için ailesinin tüm tepkisi karşında, 1651 yılında, bir liman kasabası olarak bilinen Hull’dan Londra’ya gitmek üzere, gemiye binerek yolculuğa başlar.
Maceranın başladığı daha ilk saatlerde, gemi korkunç bir sarsıntıyla, denizin ortasında fındık kabuğu gibi sallanmaya başlar. Büyük bir fırtına gemiyi esir almıştır. Robinson Crusoe birden nevri döner. Sarsılmaktan yere düşer. Başı şiddetle döner. En önemlisi çok korkmuştur. Öyle ki hastalanır.
Geminin duracağı ilk yerde ailesinin yanına gitmek üzere kendi kendine söz verir. Ortalık süt liman olup ta, fırtınadan sonra yaşadığı talihsiz durumları ve sözü hatırlamaz bile. Bir yük gemisine binerek Afrika’ya doğru yol alır. Robinson Crusoe olay örgüsü ülkelere para karşılığı eşya götüren ve Afrika’ya yol alan gemide işçi olarak hizmet etmesi ile başlar.
Fakat bu kez Fas’lı korsanların saldırılarıyla karşılaşır. Gemi korsanlar tarafından istila edilmiştir. Diğer tayfalar ile kendisi tutsak olarak alınmıştı. Karaya vardıklarında, Robinson Crusoe Türk asıllı birine köle olarak verilir.
Bir hayvan gibi satılan Robinson Crusoe gösterdiği çabalarla, gizlice ustalıkla hareket edip, bir kayığa atlayıp kendisini kurtaracaktır. Kısa bir süre sonra da, içinde Portekiz’ lilerin olduğu bir şilep onu engin sularda ufacık kayıkla, boğulmaktan kurtarıp, yanlarına alacaktır.
Şilep sayesinde karada Brezilya’da bırakılır. Burada şeker kamışı bitkisi sayesinde çok çalışır ve kazanır. Kendisiyle birlikte zengin bir ortağı olmuştur. Nitekim zengin ortağı, işleri daha da genişletmek için, Afrika’da çok kötü yaşayan insanlar arasında köle getirmeyi önerir. Böylelikle az paralarla çalıştırılan işçilerin sırtından, daha fazla kazanacaklardı.
Köle ticareti için gemiyle gitmeye çalışırlarken, azgın dalgaların hızına, dayanamayan gemi Güney Afrika’da su alır ve batar. Gemide Robinson Crusoe harici kurtulan olmamıştır. Burada bir adaya sığınırken yanında sadece bıçağı ve yaş tütünü yanında kalmıştır.
Kendisinden başka hiç kimse olmayan adada Robinson Crusoe tam batmayan gemiden istifade edecektir. Bir sal yardımıyla, gemiden kurtarabileceği ne varsa karaya çeker. Ve adada kendisine kalabileceği bir barınak yapar. İzleyen günlerde, salıyla gemiye tekrar gidip, kalan erzakları karaya çekecektir. Her ne kadar adada işine yaramayacak olsa da, getirdikleri içinde otuz altı İngiliz altını da vardır. Her şeye rağmen yaşadığı için her gün dua etmektedir. Bu arada yaşadıklarına dair notları kaleme alır.
Zamanla barınağı eve çevirip, güçlendirir. Pişirdiği keçi eti ile beslenirken, derisinden de istifade eder. Yakaladığı yaban keçilerini, ehlileştirip beslemeyi de yaşadığı kır şartlarında öğrenecektir. Adada dolaşırken, insanların ayaklarının şekillerine benzeyen izler ile karşılaşır. Bunları araştırmaya koyulur. Bir şey bulamaz. Zaman içerisinde bir gün, adada insan kemiklerine rastlar. Robinson Crusoe anlar ki adada kendisinden hariç yamyamlar vardır. Bu durumdan oldukça endişelenir. Bir mağaraya saklanarak, onlara tuzak kurup onları öldürmeye karar verir. Kendisine karargâh haline getirdiği mağaradan, pusuda kaldığı günlerden bir gün, bir gurup yamyamın yaktıkları ateşle birlikte oynadıklarını görürler. Robinson Crusoe olayın geçtiği yer ve zamanda silahını onlara doğrultup biri hariç hepsini öldürecektir. Yamyamlardan hayatta kalanı canını kaçarak kurtarır. Ellerinde bulunan kölede kurtulmuştur. Kurtardığı köle ile yalnız geçen yirmi dört yıl sonunda, bir arkadaşa kavuşmuş oldu. Yamyam olduğu sonradan anlaşılan bu köleyle Robinson Crusoe artık adada birlikte kalacaktı.
Köleye Cuma diyecektir. Çünkü onu cuma günü, özgürlüğüne kavuşturmuştur. Verdiği bilgilerle ona medeniyeti öğretecektir. Cuma, konuşmayı söktükten sonra, kendisi gibi köle arkadaşlarının bir adada esir hayatı yaşamaya devam ettiğini söyleyecektir.
Beraberce güçlü bir kano inşa ederler. Bu arada yamyamların, ellerindeki esirlerle adaya doğru geldiklerini görürler. Üzerlerine ateş ederek yamyamları öldürürler. Ellerin de ki iki köle sağ olarak, onların ellerinden alınır. Esirlerin yaşlı olanı Cuma’nın babası olduğu anlaşılınca çok mutlu olurlar.
Birden fazla kişi olarak Robinson Crusoe ve arkadaşları ada da yaşarken İngilizler’ e ait bir gemiyi geçirirler. Bu gemiyle Robinson Crusoe İngiltere’ ye seyahat edecektir. Ailesinin yaşadığı kente gittiğinde öldüklerini öğrenir. Onlardan kalan mirasla zengin biri olarak, İngiltere’ye gidip oraya yerleşecektir.
Eserin Konusu
İnsanın tabiatla verdiği mücadele de isterse başarılı olabileceği yansıtılmış. Ve istenirse en vahşi hayvan ve insan bile eğitim alarak uysallaşabileceği Robinson Crusoe konusu edilmiştir. Dönemin sömürgeciliği de eserde işlenmiştir.
Eserin İncelemesi
1719 da kaleme alınan eser, İngiliz Edebiyatında ilk eserdir. Daniel Defoe ilerleyen yaşlarında bu eseri kaleme aldığında, Türk medeniyetine çok yakınlığı ile bilindiği için Osmanlı ajanı olarak kabul edilir. Eser döneminde çok beğenildiği için, devamı fasiküller şeklinde yazılmıştır.