Ahmet Hamdi Tanpınar 1950 yılında eseri bitirse, aynı yıl İstanbul gazetesinde lanse edilse bile, ancak ölümüyle birlikte 1973 yılında kitapçıların raflarında yer almıştır. Sahnenin dışında olan tarafta bilime öneme veren insanlar ve daha ucuz yaşayan halkın güncel yaşantısı ile sahnenin içinde kalan kısmında, Kurtuluş Savaşı’na destek olan ruh vardır.
Eserin Özeti
Tarihler 1920 yılını gösterdiğinde, öğrenim hayatı için Cemal İstanbul’a gelir. Altı yıldan sonra geldiği bu şehirde, Üniversite’yi okuyabilmek için, bir akrabasında kalması gerekir. Sahnenin dışındakiler olay örgüsü şöyle devam eder. Her bir noktası düşmanın elinde olan İstanbul ona ümitsizlik verecektir. Sokaklar İngiliz, İtalyan ve Fransız askerleri ile doludur.
Cemal küçüklüğünün geçtiği muhite gider. Bir zamanlar ailesi ile yaşadığı mahallede, eski yapıların tamamı imha edilmiştir. Sonra Cemal Elagöz Mehmet Efendi mahallesinde iken, başından geçen durumlar ve hayatına girmiş insanlar gelir, birden gözünün önüne.
Vefa Lisesi’ si öğretmenlerinden eğitim alırken, kendilerine komşu olan Sabiha’yı gizli seviyordu. Sonra Sabiha’nın babası geldi aklına. Nasılda karısının mal varlığını, eğlence köşelerinde tüketerek, Sabiha ve ailesini perişan etmişti. Kudret bey, İhsan bey düşer aklına bir ara.
Cemal İhsan’la yaşadıkları gelir gözlerinin önüne. Edebiyat, tarih üzerine sohbetleri Avrupa’dan gelmiş olan İhsan nasılda güzel yaparlardı. Cemal bilgisini hayranlıkla karşıladığı İhsan’ı, Osmanlı’nın durumu ile yaptıkları sohbetlerde, Türkçülüğü mevzu etmeleri aklına düşer.
İtalya’da konsolosluk görevi bitince Kudret bey, İstanbul’ a gelir. Yaşadıkları muhitin insanı olarak, sonrasında Cemal ve Sabiha için çok faydalı olur. Sabiha bir dönem batılı kadınların hayatlarına İhsan aracılığıyla vakıf olur. Onlar gibi yaşamak ister. Tiyatro ve aktörlüğe gönül verir. Matmazel diye bir kadından feminist düşünce akımı ile ilgili bilgiler duyar. Tüm bunlardan İhsan mutlu olmaz. Aynı şekilde babası da bu davranışlardan rahatsızlık duyar. Onu herkesin içinde döver.
Bir ara babasının ataması İstanbul dışına çıkınca, Cemal’de muhitinden uzaklaşır. Ve bir daha Sabiha’yı görmez. Tüm bu anıları hatırlayınca Sabiha’yı aramaya başlar. Bunun için önce İhsan’ın yaşadığı yere gider. Onu güzel karşılayan İhsan’ın, yanında Muhsin bey birkaç yakın dostu daha mevcuttur. Sahnenin dışındakiler bakış açısı şöyledir.
İttihat ve Terakki tarafı ve Padişahlık rejimine destek veren iki taraf, karşı karşıyadır. Elbette Cemal örgütsel olarak, İttihat ve Terakki’yi tercih eder. Örgütte aldığı ilk vazifesi Cemal’in, Damat Nasır Paşa’ya ait hatıratı İhsan’a ulaştırmaktır.
Görevini icra etmek üzere Nasır Paşa’nın evine konuk olur. Paşa’nın evinde, birden fazla insan tipiyle karşılaşır. Ve İstanbul’ da yaşananların arka planını bu evde görmektedir. Amacı, Sabiha’ya bir şekilde ulaşmaktır. Onun zenginliği ile tanınan Muhtar diye biriyle dünya evine girdiği söylentisi kulağına çalınmıştır.
Sakine hanım ve Tevfik beyler aracılığıyla Sabiha’ya dair söylentiler eline ulaşır. Sakine hanım ve Tevfik bey Nasır Paşa’nın evinde, kalan Cemal’in sonradan tanıştığı insanlardır. Validesi kahrından ölen Sabiha’nın babası da eğlence alemindedir. Sabiha’nın kocası Muhtar pis işlerle uğraşan kayınpederinin elindekileri ondan tırtıklayan biridir.
Sabiha’nın evliliğinde aradığını bulamadığını duyan Cemal, Sabiha’yı içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için onu fellik, fellik arar. Fakat kendisine ulaşamaz.
Vatan için İstanbul’da önemli bir adım atamayıp, bir de Sabiha’ya ulaşamayınca, Cemal’in morali düşecektir. Bu sıralarda Sabiha ile arası iyi olmayan kocası Muhtar, kayınpederi Süleyman beyle ters düşmeye başlayacaklardır.
Cemal’in Nasır Paşa ve aile hayatı ile ilgili, ikili görüşmeleri sürmektedir. Her ne kadar bazı çevrelerce bu durum çok hoş karşılanmazsa bile. Yaşanan siyasi olaylarla birlikte motivasyonu düşen Nasır Paşa, Cemal’le olan fotoğraflarda dahil olmak üzere, bütün evrakları yok eder.
Tesadüfen yolda yürürken Cemal Sabiha ile karşılaşır. Yüz yüze konuşurlar. Sabiha onun İstanbul’a geldiği bilgisinin kendisine uçurulduğunu, fakat kocasından çekindiğinden dolayı, izini yolunu kaybettirdiğini söyleyecektir. Birbirlerinden uzaklaşırken kaldığı yerin bilgilerini Cemal Sabiha’ya verecektir.
Sabiha Pansiyonda kalan Cemal’in yanına gelir. Peşinde olan kocasından kurtulmak istediğini söyler. Pansiyonda iken, sürekli içki içen, Sabiha’nın tüm alışkanlıklarının değiştiğini Cemal sonradan fark edecektir.
Geceyi gözlerindeki yaşlarla geçiren Sabiha, sabah erkenden Cemal’e bıraktığı pusulayla birlikte evine döner. İlerleyen süreçte bir gün Cemal kapısını açtığında Sahneye çıkacak ilk Türk kadını yazan bir zarf kapısına bırakılmıştı. Zarf Sabiha’ya aittir. Cemal akabinde Muhlis beyden, Nasır Paşa’nın bir cinayete kurban gittiğini öğrenir. Cinayete teşebbüsten de İhsan yakalanıp tutuklanmıştı.
Fakat bu cinayet için herhangi bir delil olmadığından, kesin olarak faili belli değildi. Geleceğe dair bütün hayalleri sona eren İhsan yıkılmıştı. Anadolu yakılıp yıkılırken, sahnenin dışında kalanlar için de durum pek parlak sayılmazdı.
Eserin Konusu
Sahnenin dışındakiler değerlendirme olarak konusuna bakarsak eğer, Mili Mücadele yıllarında İstanbul konu edilirken işgalden, önce ve sonrası da ele alınmıştır. Arka planda ise iyi sonla bitmeyen aşklar ve hayaller vardır.
Eserin İncelemesi
Eserinde kavuşamayan aşklar, sona eren hayaller işlenirken, aslında o dönemin siyasi izleri de yazılmıştır. Yazarın Mili Mücadele yıllarında, çevresiyle birlikte verdiği çabayı eserinde görmekteyiz. İşgal altında olan İstanbul sahnenin içinde olan oyunlar kabul görürken, sahnenin dışında kalanlar yarım kalan aşklar, ideallerdir aslında.