Balıkesir’in Bandırma ilçesinde 1919 yılında hayata gözlerini açtığında Salah Birsel Hayatı ve Eserleri başlangıcı oldu. 1931 de eğitim hayatına Bandırma’ da öğrenim görerek başladı. Sanatçı bir aileden gelmekle birlikte, Saint Joseph Fransız okulunda orta öğrenimini görmüştür. İzmir Erkek Lisesi’nde de 1937 yılında liseyi okuyarak mezun olmuştur.
İstanbul Üniversitesini kazandığında, Salah Birsel bölüm tercihi Hukuk Fakültesi idi. İki yıl okuduktan sonra karar değiştiren sanatçı, Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünü okur. Ve bu bölümden 1948 de mezun olur. Mesleğe erken atılan sanatçı üniversite devam ederken, Fransızca eğitmenliğinde de bulunmuştur.
1946 da İnsanlara yazılarıyla ulaşıp dokunabilmek adına, Yenilikler diye bir dergi kurdu. Memuriyeti Türkiye İş Bankasında verdiği hizmeti bakımından takdir edilir. İş müfettişliği görevinin başına 1955 de İstanbul ilinde geldi. Kütüphane müdürlüğüne de İstanbul Fakültesinde geldiğinde tarih 1956 idi. 1960 da Fransızca çevirmenliğine tercih edildi. 1954 de Türk Dil Kurumu yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönem büyük başarılara da imza attı
Basımevi müdürlüğünü yaptığında, tarihler 1961 idi. Aynı zamanda meslek hayatının da son dönemiydi. Çünkü bu görev sona erince emekli oldu.
Sanatçı İstanbul’a emeklilikle beraber gelip, vefatına kadar burada yaşamıştır. 1999 yılında ölümüyle birlikte Salah Birsel Hayatı ve Eserleri sona ermiştir. Kabri Feriköy mezarlığına gömülmüştür.
Edebi Karakteri
Selahattin Birsel kimliğiyle de tanınan sanatçı, mizahi anlamda kaleme aldığı şiir ve denemelerle Türk Edebiyatına renk katmıştır. Geniş bir insan profiline sahip sanatçı, akılcılığı ve hazır cevaplı yanıyla üslup anlamında çığır aşmıştır.
Onun için duygu ön planda olan bir şey değildir. Mantık çerçevesinde, durumlara yaklaşır. Salah Birsel edebi kişiliği, kendine münhasır yalın bir dil anlayışı ile eserlerinde göze çarpar. Devrinde var olan edebi akımları, eserlerinde kullanmayı ısrarla kabul etmemiştir. İnce zekasıyla dili işleme tekniği takdire şayandır.
Yazılarının türleri deneme, roman, şiir, inceleme eleştiri şeklindedir. Denemelerinde başarıyı 1970 ve sonrasında kazanmıştır. Eserlerinde yazar, eski zamanlardaki İstanbul ve hayat tarzını konu almıştır. Özetlemiş olursak,
- Serbest şiir tekniğinden istifade edilerek yazılarını yazmıştır.
- Şiirlerini henüz kaleme almaya başladığında kendisine örnek olarak Nazım Hikmet’i almış. Ondan esinlenmiştir.
- Lirik şiirine itibar etmemiş mantığa yer vermiştir.
- Her bir şiiri için ayrı bir üslup kullanmış olup, benzer bir şey yazmamıştır.
Salah Birsel Eserleri
Sanatçı şöhretini 1970 ve sonrasında Denemelerinde yakaladı. Az tercih edilen sözcüklerle yazılan eserlerde, geçmişten gelen deyimlerle birlikte nev-i şahsına münhasır, söylemlerle süsledi. Sade bir Türkçe ile tüm eserleri yazıldı. Salah Birsel eserleri deneme, günlük, roman, inceleme eleştiri ve şiir dalında yazılmıştır. Bunlardan şiir şu şekildedir.
Şiir:
En önce şiir yazarak Edebiyat dünyasına eserler katan sanatçı halk şiirini benimsedi. Sonraları sade Türkçesi ile aldığı eserlere kendinden renk katarak yazmaya devam etti. Böylelikle ortaya Salah Birsel şiirleri çıktı. Coşkuyla yazdığı şiirlerde, zaman zaman hüzünde denk gelir. Fakat dil seçimi her halükârda moderndir. Bazı örneklerini maddelemiş olursak,
- Köçekler
- Varduman
- Sevdim Seni Ey İnsan
- Yaşam Sevinci
- Rumba da Rumba,
- Kikirikname
- Haydar Haydar
Aşksız:
Zamane aşklarının eskisi gibi kaliteli yaşanmadığını dillendiren şair, mısralarda aşkın fiziksel beklentiyi karşılamadan öteye gidemediğini, hüznün aşkı besleyen bir öğe olmasına karşın, aşk için eskisi gibi gözyaşı bile dökülmediğini yazmıştır. Eskisi gibi insanların sevgililerini yollarda beklemeyecek kadar sabırsız, sözlerin tutulmadığı, aşkı için insanların hatıraları arasında gül kurutmadığını, isteksiz ve zoraki aşklar yaşandığı yazılmış. Eskisi gibi şiirlerde aşklar nakşedilmiyor. Hatta eski şairler bile anılmıyor. Bunun yerine salonlarda dans eden bir gençlik kaldığını şair yazmıştır.
Sevecen:
Sanatçı gençlik yıllarını hayal ettiğinde, kalbinin artık hızlı çarpmadığını, tüylerini diken, diken eden ve onu heyecana getiren bir şeyinde kalmadığını yazar. Mutlaka bir gün her insanı hazin bir son beklediğini, toprağa başkaları tarafından teslim edileceğini yazmış. İnsanlar yaş alınca, formlarından düştüklerini çoğu kez kilo aldıklarını, ya da vücutlarında türlü değişiklikler olduğu aşkın eski heyecanı kalmadığını, sevecen ruhluda olsa insan, eşlerin sırt sırta uyumaya başladığı işlemiş. Gençlik yıllarını hatırlayarak teselli bulması gerektiği, konusunda şair kendine telkinde bulunmuştur.
Denemeler:
Sanatçı tarafından, denemeler yazılırken sözcükler arasında sihirbazlık yapılıyor. Kelimeler o kadar farklı şekilde kullanılıyor ki, yazıyı okunurken bıkkınlık uyandırmıyor. Okuyucuyla sohbet havasında, kâh güldürüp, kâh düşündürecek şekilde ele alınmış eser ile ilgili örnekler şöyledir,
- Yanlış Parmak
- Günlük
- Nezleli Karga
- Şişedeki Zenci
- Kurutulmuş Felsefe Bahçesi
- Bir Zavallı Sarı At
- Hacivat Günlüğü
- Halley Kimi Kurtarır
Kahveler Kitabı:
Sanatçı kahvehanede, edebiyat için bir araya gelmiş şairlerin, yazarların tıpkı halk ozanları gibi tatlı atışmalar yaparak ortaya çıkardıkları sohbeti ele almış. Sahnede Ahmet Rasim, Süleyman Nesip var. Ahmet Rasim’in Servet-i Fünun edebiyatına karşı çıktığını, batıya bu kadar düşkünlük olmaması dile getirmiştir. Hatta Servet-i Fünün edebiyatı temsilcilerinden Hüseyin Siret’ in şiirinin imitasyon olduğunu savunurken, Süleyman Nesip Servet-i Fünun edebiyatı temsilcisidir. Ve bu akımı savunur. Oldukça samimi bir dille sohbet ortamında, yazılan okurken insanı kendine çeken bir eserdir.